Strata Zagora’da "Romain Rolland” Yabancı Diller Lisesi’nde okul psikoloğu Petya Glıtnikova uzaktan eğitiminin öğrencilerin psikolojisi üzerindeki etkisini, ebeveynler olarak yapmamız gerekenleri ve önem arz eden noktaları anlattı.
"Ebeveynler durumun gayet farkında ve doğru bir şekilde değerlendirme yapabiliyorlar. Çocuklarımızın ne yaşadığını anlamak için aslında uzman olmamıza da gerek yok. Bana göre en büyük sorun, çocuklarımızı hiç te küçümsenmeyecek uzun bir süre farklı sosyal modellerle iletişim kurma fırsatından mahrum ediyoruz" dedi psikolog. Devamında ise şunları söyledi: “7 yaşına kadar kişiliği şekillendiren, olgunlaşmasını sağlayan en önemli unsur ailedir. Ancak 7 yaşından sonra çocuklar hem kendi yaşıtları ile hem de başka önemli yetişkinler ile karşılaşmalı. Normal bir gelişimde çocuğun birey olarak gelişmesi ve kendini tamamı ile anlayıp, çözmesi için aileye karşı bir muhalefet vardır ve olmalı da. İşte bu sebep ile aile ile anlaşmazlıkların fikir ayrılıkların yaşanması o kadar da korkunç değil, çünkü bu durumlar gelişmenin, büyümenin bir parçasıdır. Çocuklarımızı eve kapatarak, sadece aile içine hapsetmekle kalmıyoruz, onlara kendilerini başkaları ile çevrelerindeki kendi yaşıtlarının davranışları ile karşılaştırmalarına izin vermiyoruz. Aynı zamanda anne ve babalarının dünyaya bakış şekli ile öğretmenlerin, antrenörlerin vs. kişilerin dünyayı algılama şekillerini kıyaslamalarına olanak sağlanmıyor. Çocukların sosyal gelişimlerindeki en büyük sorun işte bu."
Covid-19 salgını nedeni ile okulların ilk uzaktan eğitime geçtiği zamanlarda çocuklar arasında sanki okula gitmeyeceklerine dair bir coşku ve sevinç vardı. Şimdi durum nasıl acaba? Çocuklar kendilerini nasıl hissediyor? Bu sorulara okul psikoloğunun cevabı şöyle oldu: “Belki de ilk birkaç hafta daha geç saate kadar uyuyabilme imkanından dolayı çocuklar arasında böyle bir mutluluk gözlemledik ama bu sadece birkaç hafta sürdü. Sokakta onlarla karşılaştığımızda bize sarılarak, sevinçlerini gösteriyor ve hepsi okula dönmek istediklerini dile getiriyor.
Size şunu söylemeliyim ki en büyük yaramazlar, sürekli yaramazlık yapan çocuklar okula en çok dönmek isteyenler. Bunun nedeni belki de yaramazlıklarını okulun dışında gösterecek yerlerinin olmaması. Aslına bakarsanız bu da çocuk gelişiminin bir parçası, yani onlara iyiyi ve bazen de yanlışı deneyimleyebilmeleri fırsatını ellerinden almış oluyoruz. Çocukların hata yapma hakları var ve biz onlara bu hakkı vermiyoruz. Çocuklar okula gitmek istiyor” dedi Glıtnikova.
Yeme bozuklukları konusuna da değinen psikolog “Bu aşamada belki de en açık şekilde ortaya çıkan sorunlardan biri tam olarak yeme bozuklukları. Birçok farklı sorunlar zamanla ortaya çıkacaktır ancak şu anda en çok karşılaşılanlar yeme bozuklukları, aşırı yeme ve anoreksiya. Bunlar çocukların lockdown’dan ilk dönüşünde görülebilecek şeyler” dedi.
Peki, ebeveyneler bu durumda ne yapmalı? Çocuklarını gözlemledikleri için, muhtemelen bunu fark ediyorlar, ancak ne yapmaları gerekiyor?
“Çocuklardan sadece yüksek not beklentimiz olmamalı. Çocuğun derse kulaklık ile veya kulaklık kullanmadan girmesini, not ortalamasını düşürmemesini, notlarının sadece beş ve altı olmasını beklememiz doğru değil. Ebeveynler olarak sadece bununla yetinmememiz gerek. Çocuğun neler yaşadığını, nelerden geçtiğini, nasıl deneyimlediğini öğrenmek için çokça konuşmaya ihtiyacımız var. Aynı zamanda ebeveynlerin de neler yaşadığını paylaşmaları son derece önemlidir, çünkü hiç kimse bu kadar uzun süre kapalı kalmadı” dedi Petya Glıtnikova.
Peki, okul psikoloğunun önerdiği bu konuşmaların, ebeveynler ile iletişimin dışında neler yapılabilir? Çocuklar dışarı çıkmaları için teşvik mi edilmeli? Petya Glıtnikova’nın cevabı şöyle oldu: “Çocukların insanların arasına karışmaları, imkan oldukça yaşıtları ile bir araya gelmeleri gerekiyor. Mümkün olduğunca çocuklarla birlikte seyahat etme koşullarının yaratılması güzel olur. Şehir içinde gezmeleri, yaşıtları ile olmasa bile keyifli deneyimler aramaları, aile içinde güzel anlar yaşamaları son derece önemli. Aynı zamanda tüm ailenin mutlaka akşam yemeğini birlikte yemesi ve mümkün olduğunca öğle yemeklerinde de beraber olması çok önemli. Ailelerimizin yemek yeme kültürü çok zayıf. Birçok çocuk tüm ailenin birlikte yemek yediği bir öğün olmadığını paylaşıyor. Çocuklar haftada en fazla 2 veya 3 defa birlikte yemek yenildiğini söylüyor. Yani ne yazık ki çocuklar anne ve baba ile birlikte yemek yemenin yarattığı duygusal doygunluğunu tadamıyor ” dedi Petya
Röportaj: Veselina Dakovska
Çeviri ve düzenleme: Bedriye Haliz
Foto: EPA/BGNES, pixabay
Göç konusu, Brüksel'in bu konuyu sınırlamak için yeşil ışık yakması yönünde artan baskı bağlamında, Avrupa gündeminin bir kez daha gündemine oturdu. Bazı Avrupalı liderlerin yasadışı göçmenlere karşı daha radikal bir yaklaşım yönündeki..
Geçen hafta Sofya’da 4 yaşındaki bir kız çocuğu ve küçücük bebek annesi 31 yaşında genç bir kadın yüksekten atlayarak intihar etti. Olay sonrasında öğrenildiği gibi doğum öncesinde başarılı karyer ve mutlu mesut bir aile sahibi olan kadın, ikinci..
2023 yılında 8 000 Bulgaristan vatandaşı ülkeye geri döndü, 12 000 kişi ise göç etti. “Horizont” programına konuşan NSİ Ulusal istatistik Enstitüsü “Nüfus ve Sosyal İstatistiği” şubesi müdürü Magdalena Kostova , ülkeyi temelli terk..
ABD Başkanı Joe Biden 'ın, Ukrayna'nın ABD'nin tedarik ettiği silahlarla Rusya topraklarının derinliklerine saldırmasına izin verme..