Dünya Bankası’nın ‘Yaşlanmakta Olan Avrupa’ adlı araştırma sonuçlarının gösterdiği gibi, Orta Avrupa ve Baltık ülkelerinin nüfusu AB’nin eski üyelerine göre daha çabuk yaşlanır ve azalır. Bu süreçlerin Bulgaristan göstergeleri en kötüdür. Ulusal İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde nüfus saatte 5 kişi azalır ve bu bir yıl zarfında 45 bin kişi olup orta büyüklükte bir şehrin ahalisi kadardır.
Bunun izahı kolaydır: Bulgaristan’daki ölüm oranı AB çerçevesinde en yüksektir ve ülkemiz bu bakımdan dünyada altıncı sırada bulunuyor, doğum oranı ise çok düşüktür ve aynı zamanda kapsamlı bir göç dalgası yaşanıyor. Bütün bunların temelinde zayıf ekonomi ve buna eşlik eden yığınsal yoksulluk ve kötü yaşam koşulları yer alıyor.
Bundan 25-30 yıl önce Bulgarlar 9 milyon iken şimdi bu rakam 7 milyon kadardır. AB’nin tahminlerine göre acil önlemlerin alınmaması durumunda Bulgaristan nüfusu 2050 yılına doğru 5.7 milyonun biraz üstünde olacak.
Ülkemizin karşı karşıya geldiği demografik felaketin izahı ne kadar kolay görünürse görünsün, bu feci sonuçlara sebep olan sorunların çözümü zor ve imkansız görünüyor. Çünkü bu sorunların sosyal, kültürel ve iktisadi politikası ile ayrıca etnik ve dini gerginlikler, jeopolitik çıkarlar, iklim değişiklikleri ve yaşam koşulları ile bağlantısı var. Sefalet içinde doğan, eğiitimsiz ve kültürsüz bir ortamda büyüyen, herhangi kalifiyesi ve çalışma becerileri olmayan, işbaşı yapınca elektrik ve su faturasını zorlukla ödeyebilen, kalitesiz gıda kullanan kişi kendisinden kötü bir yaşam sürecek evlatları olmasını istemez. Buna bağlı olarak ülkemizde yeni doğanların sayısı giderek azalıyor. Totalitarizm sırasında yılda 120 bin çocuk doğarken şimdi 60 bin bebek dünyaya geliyor. Bu ülkemizi dünyada 210’inci sıraya diziyor. Sanayileşmiş ülkelerin herbirinde doğum oranı azalıyor ve nüfus yaşlanıyor. Ancak yeni doğan bebek sayısı sadece 20 yıl içinde iki kez azalan ülkeler az sayıdadır.
Genç, enerji dolu, eğitimli, hevesli ve nitelikli Bulgarlar ise AB’nin en yoksul ve en az gelişmiş ülkesinde kendilerini kanıtlamak ve iyi yaşamak için koşullar ve perspektifler bulamaz iken mutluluğunu yurt dışında ararlar. Bazı verilere göre göçmen Bulgarların sayısı 1.5 milyonun üstündedir. Bu sosyal grubun ise en büyük ekonomik olanakları var. Onlar ki, hayatını, ailesini ve maddi refahını kendileri sağlıyor. Ne ki onlar Bulgaristan’da değil, çalışmalarını diğer ekonomilerin yararına yürütüyor.
Çeviri: N. Dimitrova
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..
Dünyanın farklı ülkelerindeki Bulgar topluluklarından soydaşlarımızın, ülkemizdeki memurların "Bulgar olduğunu söylüyorsun, ancak Bulgarca bilmiyorsun”..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla..