Giuseppe Verdi bir mektubunda şöyle yazdı: 'Sessanatçısına şarkı söylemeyi öğretmeyen. Bir şeytan varsa sırtında o işi bilir'. Bu sözler bir nevi udünya sahnelerini Verdi'nin müziği ile fethetmiş olan Bulgar opera divasıGena Dimitrova için söylenmiş.
Gena Dimitrova'nın doğduğu evi gören opera dekoru diye düşünebilir. Sağdan soldan geçen dar sokak bir tepeye götürür. Çocukluk yıllarında Gena Beglejköyünün okul korosuna katılır ve bütün köy bayram ve şenliklerinde yer alır. Yeteneğine ve müzik sevdasına rağmen babasıbu alandaki uğraşılarına karşı çıkar. Bundan dolayı 1959 yılında liseyi bitirince Gena, Pleven şehrinde Tıp Üniversitesine aday olur. İmtihanlardan sonra Sofya'ya kızkardeşinin yanına misafirliğe gider ve bu sırada Konservatuvar sınavlarına da katılır.
Müzik eğitimi yok ama yeteneği çok, kısmeti de var. Müzikpedagogu Hristo Brımbarov'un sınıfına girer. Brımbarov 'Böyle bir ses 100 yılda bir doğar'der.Gena Dimitrova Sofya Operasında çalışmaya başladığı zaman da Brımbarov ile çalışmaya devam eder. Gena Dimitrova konservatuvar yıllarını anlatıyor:
Türkçesi: Müjgan Baharova
1994 yaz aylarında ABD’de Dünya Futbol Birnicliği heyecanı yaşanır. Bulgaristan 6. kez dünya şampiyonasına katılır. Bundan dokuz ay sonra, buradaki deyimle “Tanrı Bulgar oldu”, çünkü Paris’te Parc des Princesstadyumunda 17 Kasım’da Fransa- Bulgaristan..
Filip Dimitrov hükümetinin düşmesinden sonra bir sonraki hükümet, 2 yıl boyunca Bulgaristan’ı yönetiyor. 30 Aralık 1992 tarihinde Hak ve Özgürlükjler Hareketi, Bulgar Sosyalist Partisinin desteği ile hükümeti kurmayı başarınca, hükümetin başına..
“Görevimiz, Bulgaristan’ı mükemmel değil, normal bir ülke durumuna getirmek. Her insan normal bir dünyada yaşama hakkına sahip, öyle ki, devlet onu boğazlamasın, işini belirlemesin, görüş açısını belirlemesin ve nasıl yaşayacağına dair fikir vermesin...