Sağlık Bakanlığı ve boş duramayan Bakan Petır Moskov, Spor Bakanı Krasen Kralev ile birlite anlaşılan vatandaşların sağlık problemlerine kökten çözüm bulduklarını sanıyorlar. İkisi, aşırı miktarda tuz, şeker, yağ ve kofein içeren gıda türlerine vergi getirmek yolu ile vatandaşları zararlı ve sağlıksız besinlerden vazgeçirmek konusunda epey kararlı görünüyorlar.
Düşünülen önlem hanelerin büyük bir bölümünü etkileyeceği için konu, kamuda sert tepkilere yol açtı. Abur cubur yiyeceklerin fiyatına yüzde 3 ve yüzde 78 arasında değişen oranda zam şeklinde düşünülen zararlı yiyecek vergisi, iki ucu bir araya getirmekte zaten zorlanan ailelerin bütçeleri daha da yüklenecek. Her ne kadar doktorlar tarafından tavsiye edilmese de bu tür yiyeceklere talep büyüktür. Herkesin farklı bir tercih nedeni vardır, bazılarının da başka çaresi yoktur.
Düşünülen önlem sonucu ülke nüfusunun sağlık durumunun iyiye gitmesi ve dolayısıyla sağlık harcamalarının düşmesinin yanında bütçeye yıllık yaklaşık 75 milyon avroluk ek gelirin girmesi bekleniyor. Öte yandan bu ek gelirlerle okullarda spor salonları kurulacak ve sağlıklı yaşam tarzı için gerekli şartlar sağlanacakmış.
Önerilen bu yenilikler karşısında iş çevreleri ne diyor bakalım. İş çevrelerinin memnuniyetsizlik duymaları tamamen doğaldır. Fiyatlardaki artış, üretici ve satıcıların gelirlerini kısıtlayacak, ciro ve kazançlar düşecek. Ayrıca iş çevrelerinin altını önemle çizdikleri gibi bu tür yiyeceklerin esas tüketicisi olan en yoksul kesimin geçinmesi daha da zor hale gelecek ve yaşam kalitesi düşecek. İş yerleri kapatılacak, işsizlik ve yoksulluk daha da artacak. Oysa ülke halkının yarısı zaten yoksulluk içinde yaşıyor.
Tartışmanın her iki tarafının öne sürdüğü gerekçeler ne kadar inandırıcı olsa da aslında her iki tutumda büyük ölçüde popülizm ve iki yüzlülük var. İş çevrelerinin iyi niyetleri arkasında lobicilik menfaatleri varken iktidardakilerin halkın iyiliğini düşünmek bahanesi ile yaptıkları planların arkasında demagoji ve bunca zamandır beklenen sağlık reformunun taklidi kendini gösteriyor.
Evet, düşünülen türden bir önlem uygulanırsa belirli bir etki sağlanacak, ancak bu etki reformcu bakanların beklentisinden uzak olacak. Sağlık sektörüne tahsis edilen yıllık 1 milyar 600 milyon avroluk kaynaklar vatandaşların gerçek ihtiyaçlarının çok altında kalırken zararlı yiyecek vergisinden sağlanacak ek 75 milyon avro hiç denecek kadar azdır. Ek vergiye tabi tutulan dört besin grubunu üreten ve satan iş sektörü büyük zarar görecek. Ek vergilendirmenin yol açacağı yüzde 30’luk tüketim düşüşü, bazı işletmeler için adeta iflas anlamına geliyor. Bu durumda kaçınılmaz olarak işten çıkarılacak olan işçi ve çalışanların, düşük alım gücünden dolayı “abur cubur” dediğimiz yiyeceklerle beslenmekten başka bir çaresi olmayacak. Bu kısır dögüyü kırmanın yolunu kimse henüz bulmuş değildir.
Yeni vergi taslağı böylesine çelişkilidir ki şimdilik hem Maliye Bakanı Vladislav Goranov, hem Sosyal Hizmetler Bakanı İvaylo Kalfin bu konuda çok temkinli açıklamalarda bulunuyorlar. Bu hassas konunun hükümetin, işverenlerin ve sendikaların yer aldığı Üçlü İşbirliği Konseyine taşınması ihtimali artıyor. Bu durumda son söz Konsey’de olacak.
Çeviri: Tanya Blagova
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..
Dünyanın farklı ülkelerindeki Bulgar topluluklarından soydaşlarımızın, ülkemizdeki memurların "Bulgar olduğunu söylüyorsun, ancak Bulgarca bilmiyorsun”..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla..