Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Georgi Bırdarov`un kitabı aşk ve ölümü ve aynı zamanda da umudu anlatan bir Balkan hikayesini içeriyor

Photo: özel arşiv

Sarayevo, 18 Mayıs  1993 tarihi. Bir erkek ve bir kadın Milatska nehri üzerindeki Vırbyana köprüsü üzerinde kurşunların kurbanı oluyorlar. Erkek oracıkta can verirken kadın ancak erkeğin cesedine kadar sürüklenip ona sarılmak için güç toplayabiliyor...

Bir Hıristiyanın ve bir Müslüman kadının kuşatılan Sarayevo’daki yürek parçalayan aşkı herkesin hayalini meşgül ediyor ve doğrudan kalbe işliyor. Georgi Bırdarov, bu hikayeyi duyar duymaz en heyecan verici hikayelerinin hayatın sunduğunu kavrıyor. Işte bundan dolayı iki aşığın hikayesini duymak ve iç savaşı yaşayanların kalplerindeki yaraları hissetmek amacıyla Bosna`ya gidiyor. “Ben günleri sayacağım..”isimli roman işte böyle doğuyor, ki kitabın prömyeri Mayıs ayının sonunda yapılacak.

İnsanların hikayelerini duyunca neler yaşadıklarını anladım, aslında bu insanoğlunun tarihinde en acımasız kuşatmadır, çünkü tam dört yıl devam ediyor  - diye anlatıyor yazar. Işte o anda Milyatska nehri üzerindeki Vırbanya köprüsü üzerine çıkmayı düşündüm, yani kahramanlarmın Sarayevo`dan kaçmaya çalıştıkları yere ve böylece de sembolik olarak hikayenin sonunu yazmaya karar verdim. Ancak köprüye basar basmaz  ben yıkıldım ve ağlamaya başladım, bütün bu insanların yaşadığı acıdan dolayı.İşte bundan dolayı romanımdaki başlıca ana hikayeleri Balkanlardaki nefretin, kinin köklerini anlatmaktadır. Tek sözle nasıl olur da aynı kültüre sahip olup aynı tarihi, geçmişi ve çileleri paylaşan bizler, o denli biribirimizden nefret edebiliyoruz.

Romanın tanıtımı 19 Mayıs’ta saat 19:30’da “Peroto”Edebiyat Kulübünde yapılacakGeorgi Bırdarov`un romanında kaleme aldığı etnik ve dini konular, profesyonel olarak da onun dikkatini meşgül ediyor. Kendisi bu ders üzerinde Sofya Üniversitesinde öğretim görevlisidir ve işte bundan dolayı dini temele dayanan çatışmalardan daha büyük saçmalığın olmadığını düşünüyor. “İşte bu anlamsızlığı ortaya çıkarmak amacıyla söz konusu romanı yazdım” diyor. Fakat hala bu nefretin köklerini aramaktadır: 

Belki Batı’nını ve Doğu’nun, Avrupa’nın ve Asya’nın, Hıristiyanlığın ve Müslümanlığın, Avrupa değerlerinin ve Orient dediğimiz Doğunun buluştuğu yerdedir, çünkü bu karışım sonucu etnik, ulus ve dinler arasında inanılmaz bir karışım ortaya çıkıyor. Tarihte eskilere göz attığımız zaman şunun farkındayız, her etnik grubun diğerinden intikam alma nedeni vardır. Ikinci bir neden ise, Balkanlarda yaşayan bizlerin son derece duygusal olmamızda gizlidir ve işte bundan dolayı dış etkenlerin kin kıvılcımlarını yakma çok kolaydır. 

Üniversiteli öğrenceilerini Balkanlardaki tarihe eşlik eden bütün o hatalardan korumak amacıyla Georgi Bırdarov, dünyadaki değişiklikleri panik yaşamadan kabul etmelerini öğretiyor.

Avrupa`ya yönelik büyük mülteci dalgası olduğu kadar nüfusun etnik , dini ve ırk değişimi de bir gerçektir. Fakat bu tür değişiklikler tartihte devamlı meydana geliyor ve dünya gitikçe daha global olacak. Çünkü mevcut teknolojiler, iletişim araçları ve ulaşım karşısında nüfusun biribirine karşması kaçınılmazdır. Diğer önemli husus ise hoşgörüdür, ki bugün bu kelime ve tutum, Avrupada olduğu kadar bizde de neredeyse kötü bir kelime haline gelmiştir. Oysa diğerini olduğu gibi kabul etmekten daha değerli bir şey yoktur.“.

Bu anlamda “Dinkov üslübü” olarak kamuoyunda bilinen bu son derece rezillik boyutlarına ulaşan fenomen, ki sınırda „insan avcılarına“ verilen bir isimdir, bir taraftan diğerine olan tutumu yansıtırken diğer taraftan da devletin bu olaya müdahale etmemesinin bir ifadesidir.

Romanım, Bosna`da ordunun değil de işte buna benzer sözde yarı asker kılığındaki birliklerin işlediği en büyük zulümleri ve katliamları anlatıyor. Bu bizim için bir örnektir. Yani halkının refahını düşünen bir devlet mevcut değildir ve işte bu tür olaylar tehlikeli boyutlara gelebilir. Oysa aşırı milliyetçilik gericidir, yani tarihin tekerleği geri dönmez. Yeni kimlikler arayışına gidilecek ve ben şu anda birinin ulusun edebi olabileceği fikrinden dolayı hayretler içersindeyim. Fakat Ebedi şehir Roma, Julius Caesar ve senatörlerinin Roması ile hiç bir alakası yoktur. Yani aşırı milliyetçilik tehlikelidir ve Yugoslavya’nın dağılması sırasında olduğu gibi ancak ve ancak çatışmalara, savaş ve kan dökmelere yol açabilir.”


Çeviri: Şevkiye Çakır




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Girit adasında Mires şehrinde Bulgar Pazar okulu

Beş Bulgar okulunun bulunduğu Girit adasında konsolosluk şubesinin bulunmaması Bulgaristan vatandaşlarını zorluyor

Girit Adası Bulgarlar Derneği (Βουλγαρική Ένωση της Κρήτης)dokuz yıldır Bulgaristan ile Yunanistan’ın en güneyinde yaşayan yurttaşlarımız arasında köprü olmak için çabalar sarf ediyor, bazen de bunun için en gerekli unsur olan devletin yerini alıyor...

Eklenme 05.01.2025 06:05
Cengiz Hakov, 2016 yılı

Tarihçi Prof. Cengiz Hakov'u kaybettik

Tarihçi, araştırmacı yazar, akademisyen, Bulgaristan’da Türk toplumunun önemli aydınlarından, Bulgaristan’da ilk “profesör” unvanını alan Türk olan Cengiz Hakov hakkın rahmetine kavuşmuştur. Sofya’da yaşayan Hakov, ülkedeki Türk camiasının kanaat..

Güncelleme 03.01.2025 16:15

Bulgaristan vatandaşlarından Yeni 2025 yılının ilk günü kutlamaları

Ülke genelinde  Yeni 2025 yılının ilk günü farklı ekinliklerle kutlanıyor. Yıl boyunca hiç hastalanmadıklarını ve kendilerini enerjik hissettiklerini paylaşan Varna 'dan karate ve yoga antrenörü Emil Zlatev'in kulübünden 20'den..

Eklenme 01.01.2025 13:43