İçişleri Bakanlığı yıl sonunda Bulgaristan’da göç ile ilgili son verileri paylaştı. Göç konusu hassas, bazı veriler etkileyici, istatistikler ise endişe ve "ümit" verici yorumlara yol açıyor.
Geçtiğimiz yılda ülkeye yasa dışı yollardan 1807 göçmenin giriş yaptığı görülüyor. Bu sayı önceki iki yıla kıyasla çok daha az. 2017 yılında ülkeye yasa dışı yollardan girenlerin sayısı 2 989, 2016 yılında ise 18 844. Bulgaristan’ın yasadışı göç tehdidine maruz kalmaya devam etmesi endişe verici bir gerçek. Ancak mülteci baskısının kalıcı ve güçlü bir biçimde azaldığı da doğrudur.
Bulgaristan’dan Avrupa ülkelerine göç baskısı az da olsa, devam ediyor. 2017 yılında ülkeye yasadışı giriş yaparken tutuklananların sayısı (743) ülkeden yasadışı çıkış yaparken tutuklananların sayısından (445) neredeyse iki kat fazla. 2018 yılında giriş yaparken tutuklananların sayısı (648), çıkış yaparken (632) tutuklananlar ile neredeyse aynı. Giriş ve çıkışlarda göz altına alınanların sayısında bu eşitlenmeye bakacak olursak, önceki birkaç yıla kıyasla ülkedeki mülteci sayısının ortalamasında bir değişiklik olmadığını görüyoruz.
Bazı gözlemcilere göre Türkiye sınırına inşa edilen pahalı tel örgü mülteci baskısını önlemiyor. Gözlemciler yasadışı girişlerin büyük bir bölümünün tel örgünün engellemesi gereken “yeşil sınır hattından” gerçekleştiğini öne sürdü. Gerçekten de toplam 648 kaçak göçmenden 405’i tel örgünün bulunduğu sınır bölgesinden geçiş yapmış. 243 göçmenin ise, sınır kapılarından geçiş yapmaya çalıştığı bildirildi.
İçişleri Bakanlığı’nın geçen yıla ait göç istatistikleri Bulgaristan’a göç baskısının devam ettiğini ve sığınmacıların askeri çatışmaların olmadığı ülkelerden geldiğini gösteriyor. 2018 yılında en çok kaçak göçmen Afganistan(yüzde 47.5) ve Irak’tan (yüzde 26.6) geldi, Suriyelilerin oranı ise sadece yüzde 10, 2.
Göç istatistiklerindeki rakamların değişmesi başka sorunları beraberinde getiriyor. Mülteci kamplarından toplu kaçış süreci var. Sadece Aralık ayının son haftasında bu merkezlerden 84 kişi kaçtı. Aynı süre içerisinde 59 kişiye resmi ikamet izni verildi.
Mülteciler Ajansı’na bağlı geçici konaklama merkezlerinin 5 190 kişilik kapasitesi var, Aralık sonunda bu kamplarda kalan mültecilerin sayısı sadece 523 idi. Bu da mülteci kamplarının kapasitesinden sadece yüzde 10’unun kullanıldığını gösteriyor. İçişleri Bakanlığı’nın 700 kişiyi yerleştirmeye müsait kapalı türden göçmen konaklama merkezlerinde Aralık sonunda 186 kişi kaldığı anlaşıldı. Başka bir deyişle bu merkezler potansiyelinin %26’sında çalışıyor.
Bu yeni eğilimler karşısında göç idareleri er ya da geç Bulgaristan’daki mülteci merkezleri kapasitesini Ortadoğu’dan AB’ye yoğun göçün yaşandığı dönmelerdeki düzeyde bırakıp bırakmaması konusunda karar vermeli. Bu konuda AB’nin yeni göç politikasına uygun bir karara varmaları gerekecek.
Böyle bir politika için yürütülen tartışmalarda AB’nin dış sınırlarına sıkı kontrol gerektiği ve Batı Avrupa’nın yasadışı göçmenleri AB’de ilk kayıt oldukları ülkelere iade edilmesine karşı çıkan Bulgaristan, asıl çabaların göçün sebeplerini aşmaya yöneltilmesi konusundaki tezini yeniledi.
Çeviri: Özlem Tefikova
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..