Meşhur fıkradır:
Adamın biri Cuma günü ölmüş. Definden sonra adamın oğlu hocaya gitmiş ve
“Babam Cuma günü öldü öbür tarafta iyi karşılanır, değil mi?” diye sormuş. Hoca:
“Namaz kılar mıydı?"demiş ve aralarında konuşma şöyle devam etmiş:
“Hayır, ama Cuma günü öldü!”
“Kumarı, içkisi var mıydı?”
“Vardı, ama Cuma günü öldü!”
“Yalan söyler miydi?”
“Evet, ama Cuma günü öldü!”
“Hovardalığı var mıydı?"
"Evet, ama Cuma günü öldü!" diye tekrarlayıp durunca Hoca sonunda dayanamamış:
“Cuma günü ellemezler babanı, ama Cumartesi adam ederler!”
***
Bu bir fıkra, tabiî, ama her fıkra gibi gerçek payı da var.
Cuma, haftanın yedi gününden biri, ama müminler için ayrı bir yeri var. Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün olan Cuma, bizim haftalık bayramımız. Bu günde, iki Cuma arasında işlenen küçük günahlar silinir. Cuma günü, taşıdığı manevî hazinelerin yanı sıra Müslümanların kimliğini ortaya koydukları mübarek gündür. Bu yüzden Peygamber Efendimiz, mazeretsiz olarak üç Cuma namazını kılmayanın kalbinin mühürlendiğini bildirmiştir. Hatta eskiler, “üç Cuma namazına gitmeyenin nikâhı düşer” derlerdi. Bu söz, dinî açıdan doğru olmamakla beraber işin ciddiyetini gösteren bir ifadedir.
Bizler, Müslümanlar olarak Cuma akşamı ya da Cuma günü ölmekle avunmak, övünmek ve kendimizi kandırmak yerine Cuma gününü, hatta Cuma akşamını değerlendirmeliyiz. Cuma günü hususunda Rabbimiz inananlara açık bir çağrıda bulunmuştur. Ne işiniz olursa olsun, ezanı duyduğunuzda ya da vakti yaklaştığında bırakın ve Cuma namazına koşun çağrısıdır bu. Ama ne demişler? Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz... Cuma namazına gitmeyecek olan ezanı da, işini de, affedersiniz, çişini de mazeret olarak gösterebiliyor, Allah korusun!
Oysa Cuma namazı, öyle hafife alınacak bir şey değil... Müslümanım diyen, Cuma günü Müslümanlar arasında arz-ı endam edecek, orada bulunacak! Melekler onun Müslümanlığına şahitlik edecek, hatta Müslümanlar şahitlik edecek! Allah, Cuma günü bir araya gelmek suretiyle Müslümanların kim olduklarını açıkça ortaya koymalarını ve aralarında dayanışmanın sağlanması için ön bir adım olacak şekilde cem olarak, bir araya gelerek cemaat olmalarını istemiştir.
Bu bakımdan Cumanın hem dinî hem de ictimâî açıdan önemini anlayan bizden öncekiler, Cuma anlayışını canlı tutmak için bir Cuma kültürü geliştirmişler. Cumayı bir bayram havasında karşılayıp yaşamak için Cuma akşamına önem vermişler. Yasin, Kur’ân okuyup saç kokutarak, peksimet, kolaç, lokma dağıtarak Cumayı kalplere nakşetmişler. Cuma günü hamama gidip özel olarak giyinip kuşanarak camiye gidilmiş, salâ okuyarak cümle âleme Cumanın geldiği bildirilmiştir, hâlâ da bazı yerlerde böyledir. Belki bu Cuma kültürünün unsurları ile ilgili bazı “bilgisayar uleması” tenkitlerini dökeceklerdir, ama Cuma günü işte öyle bayram olur. Yoksa bazıları Cumanın geldiğini fark etmez, bazıları da Cuma namazı esnasında telefonlarıyla oynarken Cumayı kaçırıverirler.
Eğer Cumanın hakkı verilmezse, yüz Cuma mesajı gönderseniz kâr etmez, çünkü Cumanın mesajı alınmamıştır.
Vedat Ahmet bu hafta "Cuma öğleden sonra" programında "Yetimlere Destek Haftasını" tanıttı, yetimlere verilecek yardımın, yetim çocukların eğitimine desteğin ve İslamiyette muhtaç olana uzatılan yardım elinin önemini dinleyicilere aktardı. Toplumun..
En önemli sabit sonbahar Hristiyan bayramlarından biri Baş Melek Mikail ve büyük melekler Cebrail, Rafael (İsrafil) Uriel, Salatiel, Yehudiel ve Varahiel ’e adanan Arhangelovden ( Büyük melekler günü )'dir. Ortodoks geleneğinde karanlık..
İslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
En önemli sabit sonbahar Hristiyan bayramlarından biri Baş Melek Mikail ve büyük melekler Cebrail, Rafael (İsrafil) Uriel, Salatiel, Yehudiel ve..
Vedat Ahmet bu hafta "Cuma öğleden sonra" programında "Yetimlere Destek Haftasını" tanıttı, yetimlere verilecek yardımın, yetim çocukların eğitimine..