Sahnelerin sanal olduğu dünyamızda yazarlar krizin sessiz tarafındadır. En çok okunan çağdaş Bulgar yazarlardan biri olan Georgi Gospodinov, "yazmanın en iyi tarafı" – okuyucularla tanışmak bir anı ve bir umut, ancak "kelimeler zamanı geldiğinde insanlara ulaşabilir" diyor.
“Bu bahar insanlara ulaşacağını umduğum bir romanı yeni bitirdim. İçinde yaşadığım var. Bizim işimiz bilinmeyenlerle çalışmak, gelecek endişeleri sezmek. Her nasılsa, bu virüs tüm hikayelerimize ve kitaplarımıza yeni bir yorum getirecek. Kitaplar onları okuyan kişinin gücünü de alıyor. Şimdi onları yeniden okurken bazı uyarılar, bazı işaretler görüyoruz. Bu insanlığın yaşadığı ilk kıyamet değil. Biz de kişisel, daha küçük veya daha büyük kıyametimizden geçtik. Ve geriye kalan, sonuçta her şeyin hikayelere dönüşmesi.”
Yazar, 11 Eylül 2001'den sonra, birçok insan eski ustaların ve klasik eserlerin sanatında teselli ve anlam aradığını, müze ve tiyatrolara sığındığını anlattı. Paris'teki saldırılardan sonra 17.asırdan Hollandalı ressamların sergisini ziyaret ettiğini ve galeri aniden insanlarla dolduğunu hatırlıyor. "Vermeer'in tablolarına bakıyorduk ve kimse ayrılmak istemiyordu. Özel bir sığınaktı. Zaman içinde bir kaçıştı. Bombalara karşı barınaklarımız olduğu gibi, şimdi zaman barınaklara ihtiyacımız olacak. Bu barınaklardan biri kitaplardır."
Georgi Gospodinov: "Sorun şu, krizden çıktığımızda kesin daha fakir olacağız, ama daha insan sever. Bu da pek kötü varyant sayılmaz: daha fakir ve daha insansever:
“Bence kriz bize şunu söylüyor: şimdi gelin, tevazu sahibi olalım, geri çekilelim, kendi başımıza ne yapabilirsek onu yapalım, yazalım, düşünelim, sevdiklerimizle sohbet ederken,şimdi dünyanın bütün boş vakti bizimdir. Şimdi vaktimiz var. Ve bu da ileride bir sorun olabilir, çünkü insan çok fazla zamanla ne yapacağını, kendisiyle ne yapacağını da bilmiyor bir andan sonra. Bu bir meydan okuma olacak. Kendimizle tek başına kalmaya alışık değiliz. Bir kitap okuduğunuzda, sadece kitabı ve yazarı değil, aynı zamanda kendi endişelerinizi, korkularınızı ve umutlarınızı da okursunuz. Böyle bir an geldiğinde, dünya dünden farklı olarak değerlendirilir. Bu yüzden krizden, daha iyi kalpli çıkalım."
Yazara göre, şu anda yaşam tarzımız değişiyor, geçmişe dönmek gerekebilir, kendimizde sağlım yerler bulmalıyız:
"Her krizde, doğacak yeni bir kriz doğar. Bir yandan aynı olmayacağız ve bu dünya aynı olmayacak. Vaizlerin ne dediğini biliyorsunuz - kucaklamak için bir zaman ve kucaklamaktan kaçınmak için bir zaman var. Gökyüzündeki her şey için zaman var. Aniden kucaklama zamanına geri dönmemiz gerektiğini fark edersiniz ve bundan korkacaksınız, sıradan ötekine dokunma, ona yaklaşma korkusu ve onu nasıl aşacağımız çok önemlidir. Krizden önce taşımamız gereken en önemli şey, onları bir zaman kapsülüne, küçük bir çantaya koyup şimdi almamız gerekiyor. "
“Her krizden, yeni bir şey doğar. Bir ayndan aynı kişiler olmayacağız. Bu dünya da aynı dünya olmayacak. Vaizlerin ne dediğini biliyorsunuz - kucaklamak vakti de var, kucaklamaktan kaçınmak için de zaman gelir. Gökyüzündeki her şey için zaman var. İleride belki bu kucaklamalardan korkacak, kaçınacağız. Krizden önce krizden sonraya taşımamız gereken en önemli şeyleri , bir zaman kapsülüne koyalım daha şimdiden, onu küçük bir valize saklayalım ve geleceğe taşıyalım. "
Horizont programından derleyen Darina Grigorova
Çeviri: Müjgan Baharova
Orhan Kemal’in doğumunun 110. yılında onu BNR “Altın arşivinden” bir eserinin radio piyesiyle anacağız. 1968 yılında Sofya Radyosu’nun stüdyolarında yazılan eser, bugün de muhafaza ediliyor ve adeta yayınlarımızın tarihçesine de ışık tutuyor...
10 ila 13 Eylül tarihleri arasında Paris’te düzenlenen Bulgar Sineması Festivali Sofya’da devam edecek. Başkentteki Fransız Kültür Enstitüsü, yıllar içerisinde festival seçkisinde yer alan filmleri ülkemizdeki Frankofon izleyicilere sunacak...
Gazeteci Milena Milotinova’nın, Yurtdışı Bulgarlar Ajansı’nın kuruluşunun 30. yıldönümüne ithaf edilen “ Diğer Bulgarstan’ın Kalbi ” başlıklı belgesel filminin galası Sofya’daki Merkezi Askeri Kulüp’te yapıldı. Filmde, Ajansın bugüne..
Bulgaristan’ın güneydoğusunda yer alan Debelt köyüne yakın Deultum Roma kolonisinin güney nekropolisinde son derece nadir ve değerli bir cam şişe..