Allah’ın yaratmış olduğu varlıkların en şereflisi olan insan, Yaratıcısını unutmazsa insanlığın en önemli özelliğine sahiptir demek olur. Yaradanı unutmamak, Ona karşı minnettarlığını ifade etmek, insanın Ona bağlılığını sürdürmesiyle olur. Bu ise kalple ilgili bir husustur.
Yaradan Mevlâ’yı tanıyıp Ona bağlanmanın ilk adımı imandır, yani insanın kalbinde taşıdığı inançtır. Bu inancın gücü nisbetinde söz ve davranışları da aydınlanır, güzelleşir. İnsanın sarf edeceği anlamlı sözler ve sergileyeceği güzel davranışlar da bir şekilde imanını besler. Dolayısıyla inanç, söz ve davranışlar arasında bir etkileşim söz konusudur.
Bu açıdan bakıldığında Allah’a boyun eğip teslim olarak Müslüman olma şerefine nail olan insan, hem kalbiyle hem diliyle hem de vücudunun diğer azalarıyla Yaradanı ile irtibat hâlinde olmalıdır. Klasik bir ifadeyle “el kârda, gönül yarda” olmalı, bir de buna ilâveten dil ezkârda bulunmalıdır. Yani insan dünyalık meşgaleleriyle uğraşırken kalbi Yüce Allah’tan ayrı kalmamalıdır. Ayrıca dili de Yüce Allah’ın isimlerini terennüm etmelidir.
Bu son hususun güzel dilimiz Türkçeye de iyice yansıdığı görülmektedir. Arapçadan olduğu gibi dilimize geçen bir kısım anlamlı sözlerin yanı sıra, Türkçenin içinden doğan ve İslâmî bir perspektifle şekillenen deyimler gündelik hayatımızı kuşatmış bulunmaktadır. Bunlar üzerine düşündünüz mü bilmem? Ama biz bunu yapmaya çalıştık ve birkaç programda da üzerinde durmaya çalışacağız.
İslâm dini, Cenab-ı Allah’ın mesajlarının insanlar arasından seçilen bir kul ve peygamber olan Hazreti Muhammed vasıtasıyla insanlığa ulaştırılıp onun örnek hayatıyla yaşayarak gösterilmesinden ibarettir. Allah, Hazreti Muhammed’i özel olarak seçmiş, özel..
Trapezitsa, Bulgaristan’ın Ortaçağ’daki başkenti Tırnovgrad’ın (günümüz Veliko Tırnovo şehri) meşhur üç tepesinden biridir. Şehrin kuzeybatısında yer alan tepe, Ortaçağ’da Bulgar çarlarının ve Bulgar patriğinin sarayları yer aldığı Tsarevets tepesinin..
Güreş, çok eskilere dayanan bir beden terbiyesi ve spordur. Farklı dönemlerde farklı şekillerde ve türüne göre kurallara uyularak yapılan bu spor Türkler tarafından çok rağbet görmüştür. Mertlik, cengâverlik, güç ifadesi ve gösterisi olarak görülen ve ferdî..