İslâm’ın beş şartından biri olan beş vakit namaz kılmanın insanın manevî gelişimi üzerinde büyük etkisi vardır. Beş vakit namaz arasında sabah namazından sonra en faziletlisi yatsı namazıdır. Yatsı namazının üstünlüğünü anlama açısından Hazarti Muhammed’in Buhârî tarafından nakledilen şu sözleri çok manidardır: “Eğer yatsı ve sabah namazındaki sevabı bilselerdi, insanlar bu ikisine emekleyerek, yerde sürünerek de olsa gelirlerdi.”
Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in yatsı namazına büyük önem verdiğiyle ilgili farklı rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca yetiştirdiği ashabı da Peygamberimizi örnek alarak yatsı namazının kılınmasına, hatta cemaatle kılınmasına ayrı bir önem vermişlerdir. Bu hususta Hazreti Ömer’in oğlu Abdullah ki, alim sahabilerin başında gelir, şöyle demiştir: “Yatsı ve sabah namazında camide cemaat arasında göremediğimiz adam hakkında iyi düşünmezdik, kötü zanda bulunurduk.”
Peygamber Efendimiz diğer namazlar olduğu gibi yatsı namazının da nasıl kılınmasını ve hangi vakitte kılınmasına melâike-i kiramdan Cebrail’den öğrendiği şekilde etrafında bulunanlara öğretmiştir. Buna göre yatsı namazı güneş batışıyla ortaya çıkan şafağın kaybolmasından gecenin üçte birine ya da en fazla yarısına kadar geciktirilerek kılınması gerekmektedir. Hanefî mezhebinin önderi İmam-ı Azam Ebu Hanife yatsı namazının gece yarısından sonraya geciktirilmesini hoş karşılamamıştır. Hazreti Muhammed yatsı namazının fazla geciktirilmeden kılınıp ondan sonra hemen yatılmasını öğretmiştir. Zira erken yatmayan insanın dinlenemeyeceği ve dolayısıyla nafile gece ibadeti yapamayacağı, hatta belki de sabah namazına kalkamayacağı belirtilmiştir. Oysa yatsı ve sabah namazının vakti içerisinde kılınması Müslümanlığın ve samimiyetin önemli bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Yatsı namazını vaktinde kılan insan yoğun geçen gün üzerine bir yorgunluk kahvesi içmiş gibi olur ve manevî bir enerji alır. Bunun ardından istirahate çekilirse, Allah’ın geceye verdiği huzur ve sekinetten de yararlanır ve böylece yeni güne yeni bir şevkle başlar.
Noel arifesi (Bıdni veçer), geleceğe umutla baktığımız aile bayramlarından biridir. Geçmiş ve gelecek arasındaki sınırda Ortodoks Bulgarlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar gelecek günleri karşılamak için bir araya geliyorlar. Gelenek üzere yemek..
Eskiden Küçük Noel veya “Neyadka” (Yemek yemeyen) olarak da adlandırılan Noel Arifesi , bir sonraki yılın tamamını etkileme gücünü taşıyan karanlık, korkutucu bir dönemin parçası olarak kabul edilirdi. Bu nedenle Noel'den..
Aynen geçmişte olduğu gibi günümüzde de Noel’den önceki günün erken sabah saatlerinden itibaren haneleri yılın en önemli akşam yemeği için yapılan hazırlıkların telaşı sarar . İsa’nın doğumu arifesinde yenen yemekler hayvansal ürün içermese de sofra..