Bir atasözü var:“Kimse ekmekten büyük değildir” diye. Bu günlerde bu atasözünün Antarktika’daki bilim insanları için de geçerli.
Kuzey Kutbu bilim araştırmacısı ve Bulgaristan Antarktika Enstitüsü Müdürü profesör Hristo Pimpirev, İspanyol yazar, bilim insanı ve"I Juan Carlos” Antarktika Bilimsel Araştırma Üssü Başkanı Javier Cacho ve gazeteci ve fotoğrafçı İglika Trifonova tarafından hazırlanıp Bulgarca ve İngilizce olmak üzere, iki dilli "Antarktika Mutfağı" kitabı piyasa sunuldu.
Kitapta, bir yüzyıldan fazla tarihe dayanan yemek gelenekleri açısından buzlu kıta, orada araştırmalarda bulunan bilim insanlarının hayatı, kıtada karşı karşıya geldikleri zorluklar ve tehlikelerle ilgili ilginç bilgiler yer alıyor.
"Antarktika Mutfağı" kitabı, dünyanın önde gelen 29 Kuzey Kutbu şefinin buzul kıta ortamda çekilen fotoğraflar eşliğindeki 60 yemek tarifi, okuyucunun hayal gücünü dünyanın en vahşi yerlerden birine götürüyor.
Kitap fikri İglika Trifonova’ya ait. Bundan iki yıldan fazla bir zaman önce İglika Trifonova, Avrupa Kutup Kurulu'nun bir toplantısında, iki kutup programı başkanının üslerinde hangi yemekleri hazırlıklarına dair konuşmalarına kulak misafiri olunca, böyle bir kitabın hazırlanması fikri aklına düşüyor.
Böylece fotoğraf ustası Trifonova, sözüm ona “meslekdaşlarının evinde” olup bitenler hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ve Antarktika'daki yaşamın genel resminin çizilmesinin çok ilginç olacağına karar verdi. Çünkü bütün ülkelerin bilimsel seferlerinin başarısı için dayanışma ve gösterilen destek, anahtar röl olnuyor.
“Profesör Pimpirev’in ismi profesyonel sırların kapısını araladı. Herkesin onu tanıdığı ve saygı duyduğu için tüm bilgileri seve sev gönderdiler” dedi İglika ve şöyle devam etti:
"Bu kitap, daha önce, hatta dünya çapında bile hiç yapılmamış bir şey, çünkü burada kitapkahramanları bilim insanları değil de, genelde mutfakta gizli, gözlerden ırak kalan, ancak çok önemli görevi üstlenen aşçılardır.
Kitabımızın birinci bölümü, Antarktika'nın aşçıları olmadan bilim adamlarının hayatta kalamayacaklarını açıkça gösteriyor ve tarihten olayları aktarıyor. Aşçılar, çok ilginç şeyler anlatıyor ve Antarktika’daki her üssünden en yaygın yemeklerin ilginç tariflerini paylaşıyor. Moleküler mutfak gibi bazı yemek tarifleri, okuyucular için oldukça abartılı gelebilir.
Bulgaristan üssünde moleküler mutfak metodu uygulanması da, Polonya üssünde bu yöntem kullanılıyor. Bugün, farklı üsslerde çalışan veMichelin Yıldızlı restoranlarda görev yapmış şefler var, askeri şefler var ve elbette bu görevi yapan bilim adamları var”.
Mesela İglika Trifonova, Bulgaristan üssündedünyanın en temiz ve son derece lezzetli olan buzlu suyla yemek yapıldığını paylaşıyor.
Antarktika’daki bilim insanlarının en sevdiği tatlının “Tiramisu” olduğu ortaya çıktı, ki kitapta tam dört “Tiramisu” tarifi var. “Fakat, diyor İglika Trifonova, kıtadaki her bilim araştırma merkezi, “Tiramisu”yu kendi usülünce hazırlıyor.
Trifonova’ya göre, “Concordia” Antartika Araştırma İstasyonu en ilginç araştırma merkezidir, çünkü Fransa ve İtalya olmak üzere, iki devlet tarafından yönetiliyor ve doğal olarak burada iki şef çalışıyor.
Bulgaristan Antarktika Araştırma Enstitüsü Müdürü prof. Hristo Pimpirev, 20 yıldan fazla süredir ve toplam 15 Kuzey Kutup seferi boyunca jeolog Nikola Petkov, Bulgar “Sveti Kliment Ohridski” üssünde aşçı görevini üstlenmiştir.
“Yemek önemlidir, çünkü Antarktika’da sahip olduğumuz nadir zevklerden biridir”- sözlerini ekleyen prof. Pimpirev, son üç yıldır Bulgar bilim insanlarının da diğer araştırma merkezlerinde olduğu gibi profesyonel şef aşçıya sahip olduklarını ve bu görevi Ulyana Yarkova’nın üstlendiğini şakalaşarak belirtiyor.
Antarktika’daki arşatırmaların tarihi, buzul kıtadaki yemek geleneklerinin tarihi ile iç içe olduğu ortaya çıktı.
"19. yüzyılın sonunda Antarktika’ya ayak basan ilk kutup araştırmacıları, konserve yemeği tüketirdi – diye anlatıyor İspanyol bilim insanı Javier Cacho ve devam ediyor. Fakat, araştırmacılar buraya ayak basar basmaz, uzun ayları bu şekilde geçiremeyeceklerini anlayınca yemeklerini kendileri hazırlamaya başladı. Bir sonraki seferlerde artık beraberin aşçıları da getirdiler. Ve bu zaman, burada kıtada yaşayan hayvanlardan hazırlanan yemek zamanıdır. Bugün böyle bir şey kesinlikle yapılmıyor.
19.yüzyılın sonunda ve 20.yüzyılın başında penguen ve fok avı yapılırdı ve aşçılar doğal olarak hiç tanımadıkları etten yemek yapmak zorunda kaldı. Mesela o dönemin araştırmacılarından biri, penguen etinin berbat olduğunu yazdı. Zamanla, et hazırlanma yöntemleri öğrenilmiş ve bu tabii ki çok uzun bir süreç olmuş.
Bulgaristan’ı birçok kez ziyaret eden Javier Cacho’un aslında ilk ziyareti Bulgar “Sveti Kliment Ohridski” Üssü’ne oldu. Bulgar yemekleri arasında Javier Cacho’nun favorisi isebörek, çünkü börek, buzul kıtada ağırlanan Yeni Yılı çağırıştırıyor.
"İtiraf etmem gerekiyorsa Bulgar üssündeki sofrada güzel sohbetler ve şarkılar eşliğinde geçirdiğim anlar, hayatımda yaşadığım en güzel olanlardır” – dedi İspanyol bilim adamı.
BNR’ye konuşan prof. Pimpirev, "Antarktika’daki farklı araştırma istasyonlarını ziyaret edince, insan doğal olarak o ülkenin havasını almış oluyor, çünkü hepimiz, bizi evimizi, yurdumuzu yakın kılan yerli mutfaktan yemekler hazırlıyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
"Mesela Arjantin istasyonunda her Pazar Milanez Şinitzel hazırlanıyor. Fransız üssünde ise ızgarada ünlü Arjantin eti hiç eksik olmuyordu. İngiliz üssünde ise her sabah poriç tüketiliyordu, dört ay boyunca tükettikten sonra şimdi ismini bie anmak istemiyorum”.
"Antarktika Mutfağı" kitabı, Antarktika’daki Bulgaristan, Avustralya, Arjantin, Belarus, Brezilya, Büyük Britanya, Almanya, Ekvador, Hindistan, İspanya, İtalya, Çin, Kolombiya, Moğolistan, Netherlands, Norveç, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, ABD, Türkiye, Uruguay, Finlandiya, Fransa, Şili, Güney Kore ve Japonya üslerindeki mutfaklar hakkında bilgi veriyor.
Kaynak: BNR "Hristo Botev" ve Sofya Radyosu
Derleyen: Vesela Krısteva
Çeviri: Şevkiye Çakır
Foto: Facebook/BulgarianAntarcticInstitute,İglika Trifonova, BGNESBulgaristan’da Türklere yönelik dönemin Komünist Partisi yönetimin başladığı ve “soya dönüş”olarak tabir ettiği isim değiştirme süreci Türklerin direnişi ve isyanına yol açtı. Zorunlu isim değiştirme uygulaması, 1984 yılının 23 Aralık’ı 24 Aralık’a..
Beşar Esad rejiminin devrilmesinden bu yana AB'de şu ana kadar Suriye konusunda hakim olan tutum, temkinli iyimserlikten ibarettir. AB’deki politikacıların çoğu, El Kaide ve İslam Devleti'ne yakınlıkları nedeniyle “Heyet..
Noel Yortusu sabahı, Hazreti İsa’nın doğduğuna dair sevinçli haber dünyanın her bir noktasına yayılır ve bu özel güne yakışır özel ritüeller gerçekleştirilir. Bulgarları Noel Arifesinde sofranın etrafına toplayan sessiz ve kutsal gecenin..
Bulgaristan’da Türklere yönelik dönemin Komünist Partisi yönetimin başladığı ve “soya dönüş”olarak tabir ettiği isim değiştirme süreci Türklerin direnişi..