Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Milli Opera ve Bale Binası nasıl doğdu

Photo: operasofia.bg

Geçen yüzyılın 20’li yılları birçok Bulgar mimarının yurtdışı eğitiminden sonra, ülkeye geri döndükleri ve savaş sonrası Sofya’yı gerçek Avrupa kültür şehrine dönüştürme hedefini kucakladıkları bir dönem olur. 


Onlardan biri o zaman 30 yaşında olan mimar Lazar Paraşkevanov Prag’ta mühendislik ve mimarlık diploması aldıktan sonra, 1920 yılında Başkente geri döner.  O zamanlar Bulgaristan Halk Çiftçi Partisi tarafından yönetilir, Lazar’ın yakın arkadaşı Aleksandır Stamboliyski ise  hükümetin başbakanıdır. 

Bir yıl sonra Stamboliyski mimar Paraşkevanov’a Çiftçi Partisinin Merkezi olacak ve içinde kültürel etkinlikler salonu, daimi tarım sergisi, tarih müzesi v.s. bulunan bir binanın projesini yapmasını iste.Bulgaristan’da askeri darbe ve 1923 yılında Aleksandır Stamboliyski’nin öldürülmesi bu dev binayı sadece belirlenmiş bütçe ve hazır proje halinde bırakır.


20 yıl aradan sonra Paraşkevanov projeyi tozlu raflardan çıkarır ve 1947 yılında inşaata başlanır.  18 ay içinde iki kat tamamlandıktan sonra, dönemin Yönetimi sadece küçük bir kısmın Çiftçi Partisine verilmesi, geri kalan kısmın ise Milli Opera olmasını kararlaştırır.

Bu kökten değişiklik karşısında mimar da şaşırır ve projeyi silbaştan yapmak üzere, hazır olan iki katı yıktırır. Acele bir şekilde yepyeni proje hazırlar ve yie muhteşem ve o dönem için yenilikçi sayılan dev bir tasarıyla dikkatleri çeker.

Şehir bilimci Zdravko Petrov binanın tarihçesi hakkında ayrıntılı bilgi verdi:

"Proje birçok değişiklikten geçer. Geçen yüzyılın 20’li yıllarında dönemin modern mimarisini yansıtıyor, art- deca ve yeni doğan modernizm akımının çizgisini taşıyor.  Bizim şimdi gördüğümüz yapı ise, projenin biraz basitleştirilmiş klasik havası olan binadır. İkinci Dünya Savaşından sonra “Stalinist mimarlik” akımı yaygınlaşır ve şimdiki binada bunun etkisi görülür."


Ülkenin büyük besteci ve orkestra şefi Ordinaryus Marin Goleminov’un kızı Lili Goleminova, Lazar Paraşkevanov’un sık, sık dedesine misafirliğe geldiğini ve onların sohbetlerini hatırladığını kaydetti. Mimar, opera binası yaparken, akustik özellikleri iyi tanımak gerektiğini düşünüyormuş, çünkü bir bina ne kadar güzel olursa, olsun, içindeki salonda ses düzeni temsiller için iyi değilse, sen işini iyi yapmadın demektir. Lili  Goleminova Lazar Paraşkevanov’un bu yöndeki sözlerini hatırlıyor.

"Mimar itiraf etti ve akustik konusunu işleyen birçok kalın kitap olduğunu söyledi. Çekçe, Almanca, Rusça kitaplar okudu ve inşaat sürecinde çalışacak ses ustaları ekibi yetiştirdi ve topladı. Para sıkıntısı çekince, Paraşkevanov yerli malzemeleri incelemeye başlar. En güzel beyaz mermerin bulunduğu Berkovitsa ve Elhovo mermer ocaklarına gider, Vladaya granitini inceler, Vratsa köylerinden ünlü beyaz taş kaplamalarından alır. Böylece muhteşem bir yapıya can verir!1953 yılında tamamlanan operanın akustik özelliklerini denetlemeye gelen uluslararası ekip, onu Avrupa'da “akustiği en iyi” binaların başına koyar.


Milli Operada  piyanist Valentin Stamov da bunu teyit etti:

"Bu dünyanın en eşsiz binalarından biridir. İç büyük salon müzik enstrümanı, salyangoz tipinde yapılmış. Yukarıda “Vrabça”, aşağıda ise “Dondukov” sokakların yokuşu kullanılmış. Duvar ve taban çift dokulu, tavanda ise üflemeli çalgı benzeri bir boşluk var. Balkon ve localarda, sesi yansıtan ve akustiği belirginleştiren “çömlek” adı verilen boşluklar tasarlanmış.


Duvarlardaki ahşap kaplama ise müzik enstrümanların yapıldığı tahtalardan yapılmış. Cilası da müzik aletlerinde kullanılan ciladır. Sofya Operasındaki akustik daha ilk yıllardan beri dünyanın en iyi akustiği olan binalardan biri sayılır”.

Derleyen: Vesela Krısteva (BNR - Radyo Sofya röportajından)

Çeviri: Sevda Dükkancı 

Fotoğraflar: perasofia.bg, BGNES, arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Berlin’deki Bulgaristan vatandaşlarını Ekim ayında heyecan verici kültürel etkinlikler bekliyor

Yurtdışındaki Bulgar Kültür Enstitüleri'nin başlıca işlevi, Bulgar kültürünün başarılarını tüm çeşitliliğiyle ev sahibi ülkenin izleyicilerine sunmaktır. “Programımız zengin ve renkli olmalı ki herkes kendisi için ilginç bir şeyler bulabilsin” -..

Eklenme 29.09.2024 06:55

Razlog Okuma evi 115. kuruluş yıldönümünü “Geçmişe yolculuk” ile kutluyor

Bulgar okuma evi, halkın maneviyatını ve geleneklerini yüzyıllardır koruyan eşsiz bir kurumdur. Razlog kasabasındaki “Razlog -15 Eylül 1909” okuma evi 115. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bu vesileyle 30 Eylül'de Rila,Pirin ve Rodop dağları..

Eklenme 29.09.2024 06:35

"Masal posta kutusu" yurtdışındaki Bulgarları ziyaret etmeye devam ediyor

Yurtdışındaki yurttaşlarımız için yazılan eski ve yeni metinlerden oluşan repertuvarı ile Avrupa’daki 17 başarılı gösterinin ardından “Masal posta kutusu” edebiyat formatı Avrupa tunesine daha 11 yer ile devam ediyor. Etkinlikte Aleksandır..

Eklenme 27.09.2024 13:29