Kasım ayının son gününde kaydettiğimiz Andreevden, Noel- Yılbaşı bayram döngüsünün bir bölümü olarak algılanır. Bu günle ilgili ritüellerin önemli bir bölümü bugüne bugün uygulanır. Gençlerimiz bile Andreevden itibariyle gecenin kısalmaya, günün ise ‘ bir darı tanesi’ ile irileşmeye, uzamaya başladığı rivayetini bilirler. Bu, gece gündüzün aydınlık kısmının ‘bir iğne topu kadar irileştiği’ 20 Aralığa denk gelen İgnajden gününe kadar sürer.
Ortodoks kilisesi, 30 Kasım’da idrak ettiği bayramda, havari Az. Peter’in kardeşi Az. Andrey’i anar. Andrey ile Petar ise balıkçı imiş.
Andrey’in balıkçı olması bizde ve özellikle Bulgar Karadeniz kıyısının güneyinde bu azizin 6 Aralık’ta günü kaydilen Az. Nikola ile aynı biçimde rağbet görmesine nedendir.
Aziz Andrey’in Az. Nikola’nın babası olduğu rivayeti de mevcut. Halk şarkı ve inanışlarında kendisi deniz fırtınalarının da hükümdarıdır. Öte yandan ayıların himayecisi olduğuna da inanılır. En büyük yaygınlık kazanan efsaneye göre öküzünü parçalamış bir ayıyı sabanına koşmuş Az. Andrey. Ardından sırtına binerek köye dönmüş.
Başka bir halk rivayetine göre ormanda keşiş olarak yaşayan Az. Andrey bir ayıyı evcilleştirmiş. Keşişliği bitince manastıra gidip ‘ekmek-şarap ayini’ne katılmış.
Andreevden günü genç gelinler ‘hamile kalıp çocuk sahibi olmak’ için asla çalışmaz. Bayram öncesi kadınlar mısır, fasulye, mercimek, tek sözle haşlanınca irileşen her türlü hububat ve baklagilleri haşlarlar. Bu haşlama işi genellikle yeni çömlekte yapılır.
Ertesi sabah hane halkından herkes haşlamadan azıcık alıp bereket, bol hasat duası okuyarak bunu bacadan dışarı atarlar. Haşlanmış hububattan bir miktarı ev hayvanlarının yemine ekler, kalanı ise kendileri yerler.
Andreevden günü her şeyin ‘irileşmeye’ başladığı inancı bayramın ‘Edrey, Edrin’ gibi isimlerinde de ifade bulur. Bayrama ‘Meçkinden’ (Ayı Günü) denmesi ise Azizin ayı ile nasıl başa çıktığı öykülerinden kaynaklanır.
Gelecek ekinleri korumak amacıyla kadınlar bacadan dışarı haşlanmış mısır atarak şöyle diyormuş:
„ Ayı, yaş mısır yemiyesin diye, işte sana haşlanmış mısır!“
„ Ayı, insan ve davarı boğmayasın diye işte sana haşlanmış mısır!“
„ Ayı, al sana mısır, Tanrı ise bize sağlık ve uzun ömürer versin!“
Fotoğraflar: pravoslavieto.com, arşiv
Çeviri: Neli Dimitrova
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesizniz.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..