İslâm dini ve medeniyetinin merkezinde cami vardır. Camiler, Müslüman yerleşim yerlerinin de kalbi konumundadır. Onların etrafında birçok kamu kuruluşu ve yapısı oluşmaktadır. Bütün bunların faydalı olabilmesi için güzel bir şekilde ve insicam içerisinde çalışmaları gerekmektedir. Bu yapı, kuruluş ve çalışmaların idare edilmesi için üzerine düşeni gönülden yapacak kişilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Vakıf anlayışıyla kurulan yapı ve kuruluşlarda hizmet eden kişilere hademe-i hayrat denmektedir. Hayır yolunda hizmet eden bu kişilere genellikle geçimlerini katkı sağlayacak belirli ücretler de verilmektedir, o yüzden kendilerine mürtezika, yani yaptıkları hizmetler sayesinde rızıklanan, geçinen denmektedir. Bu hizmetleri karşılığında belirli ücretler alsalar da esasta Allah rızası vardır ve öyle olduğu için bu hizmetlerin çok büyük etkileri olmuş ve olmaktadır. İş sadece geçimini sağlamaya indirgenince bu güzelim kuruluş ve yapılarda tefessüh, bozulma, gerileme ve atıl duruma düşme meydana gelmektedir.
Hademe-i hayratın başında caminin kalbi olan mihrabı "yöneten" imam gelir. Ardından da caminin aklı diyebileceğimiz minberin sorumluluğunu taşıyan hatip gelmektedir. Ondan sonraki sıra ise müminlerin gönüllerini nurlandıran, beyinlerini artıran ve duygularını coşturan vaizlerindir.
İslâm dini, insanın beden ve ruh sağlığını korumayı temel bir ilke olarak benimseyen bir ilâhî nizamdır. Bu amacını gerçekleştirmek için zarurât-ı hamse denen canı, dini, aklı, malı ve nesli korumayı esas alan kurallar koymuştur. İnsanın..
Bulgaristan, yaklaşık beş asırlık Osmanlı egemenliği ardından ulusal kurtuluşuna yol açan Nisan Ayaklanmasının 149. yılını kutluyor. Bir buçuk asır sonra, 1876 Nisan Ayaklanmasına katılan herkesin, ister lider ya da sıradan bir ihtilalci olsun,..
18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın başlarında Vidin'in en meşhur ve en güçlü taşra hükümdarı olan Osman Pazvantoğlu’nun inşa ettirdiği Vidin vakıf kütüphanesi tüm Osmanlı İmparatorluğu'nun en zengin vakıf kütüphanelerinden biri olmuştur ...