Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Sosyalizm döneminin bohem şehri Burgas

Photo: hotelprimoretz.bg

Bir tek Burgas limanında

Hayatım böyle hayranlık ile doluyor!

Yeni tarihimizde yer alan ve doğup büyüdüğü Burgas şehrinin amblematik yüzlerinden biri olan Hristo Fotev’in 1969 yılında kaleme adığı “Pristanişte” – “Liman” şiiri bu sözlerle başlar.

Hristo Fotev ve enetelektüellerden, sanatçılardan oluşan birkaç arkadaşı, 20. yüzyılın sonlarında Karadeniz şehri Burgas’a “şairler, ressamlar, oyuncular ve müzisyenler şehri” ismini kazandırdılar.

Bu sanatçıların sosyalizm normları dışındaki bohem yaşamının ve yenilikçi düşüncelerinin bütün büyüsü de şehir içinde yer alan ve onlar için adeta “sanat fabrikaları” olan belirli yeme içme mekanlarında oluyordu, diye paylaştı gazeteci Mariana Pırvanova Bulgaristan Radyosu’na verdiği söyleşide.

Mariana Pırvanova, yıllar boyunca o dönemde Burgas’ta bu toplantılara katılan ve tanık olan insanların hatıralarını toplayarak "Bohemskite mesta na sotsa. Burgas” – „Sosyalizmin bohem merkezleri. Burgas” isimli kitabı yayınladı.


Bununla ilgili olarak şunları paylaştı Mariana Pırvanova: „Burgas, 20. yüzyılın 50-lili ve 80-li yıllarında büyük bir şehir değilmiş. Ve buna rağmen, insanların hatıraları ve yazılı belgelerden öğrendim ki o zaman bile şehirde 20 amblematik yeme içme mekanı varmış. Bunlardan 6-sı günümüze kadar korunmuş. Örneğin “Morskoto kazino”, “Primorsko” oteli, “Zlatna kotva” restoranı, “Roza” pastanesi o geçmiş günlere tanıklık ediyor. Ne yazık ki, bu yerler hakkında neredeyse hiçbir yerde bilgi bulmak mümkün değil. Kafelerdeki olaylar “resmi” ve gündelik haytın dışında farklı paralel bir dünya oluşturuyormuş. Bu yerler özgür düşünen insanların bir araya gelip konuştuğu mekanlarmış. Burada gelenek dışı fikirlerin alışverişi ve istişaresi yapılırmış. 


Ve ne yazık ki Bulgaristan’ın dönemdeki bu kültür hayatı basına yansımamış. Bu olaylar sadece onların canlı tanıklarının hatıralarında yaşamaya devam ediyor ve ben kitabımı hazırlarken o insanlara başvurdum”.

Yazar Mariana Pırvanova, “Avrupa’nın kültür hayatı ve tarzı, gemiler, denizcilerin ve entelektüel kesimin seyahatleri sayesinde çabuk bir biçimde Burgas’a da geldiği biliniyor” dedi. Tabi ki bu süreci kolaylaştıran diğer etken de şehirde aralarında Ermeniler ve Yunanların da olduğu birçok etnik toplulukların yaşaması.


Mariana Pırvanova sözlerini şöyle sürdürdü: “Burgas, The Beatles grubunun plaklarını ve genel olarak modern rock müziği plakları satın alınabilecek bir şehirmiş ozamanlar. Ancak daha sonraları bu müzikler Bulgaristan’ın merkez illerine de geçmeye başlıyor.”

Dış dünyaya böyle serbest bir temasın olması ressamlar için çok önemliymiş, çünkü bütün bohem topluluklarının çekirdeği ressamlardır. Ressamlar, sanatta ortaya çıkan yeni eğilimler hakkında bilgi sahibi olup onlardan çok etkileniyormuş, diye paylaştı gazeteci Mariana Pırvanova.


Ozamanın standartlarına rağmen, bu sanatçılar yeni eğilimleri de bizim kültür hayatımıza kazandırabilmişler. 1957 yılında “Adriana Budevska” Burgas Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başlayan yapımcı dörtlüsü de tam bu “yeni havanın” yetiştirdiği sanatçılardır. Venelin Tsankov, Metodi Andonov, Yuliya Ognyanova ve Leon Daniel sayesinde, Burgas tiyatrosu ozamanlar Bulgaristan’da görülmemiş birşeyi başarıyor: Almanyalı drama yazarı Bertolt Brecht’ in bir eserini sahnede izleyici ile buluşturuyor.

Peki bugunün Burgas şehri nasıl? Sorusu üzerine Mariana Pırvanova şu cevabı veriyor:


“Burgas, mimari olarak bir yere kadar o eski zmanlardaki görünümünü hala koruyor. Ancak bana göre sanat ruhundan biraz kaybetmiş. Ancak inanıyorum ki, bugün de hala bu şehre gelen herkes 20. yüzyılın tanıklarının anlattığıbu dostane atmosferi hissediyor... ve Burgas’ı Varna’dan ayırt eden büyük fark da budur. Varna’nın biraz daha sert, tabiri caizse daha resmi bir havası var...”

Çeviri: Özlem Tefikova 

Foto: hotelprimoretz.bg, burgas.bg, BNR-Burgas, znaci-bg.com


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

“Altın Gül” Film Festivali ödülünü, “Oscar” adayı Bulgar filmi “Triumph” kazandı

Varna’da düzenlenen 42. “Altın Gül” Bulgar Film Festivali’nde uzun metrajlı film dalında büyük ödülü, Petar Valchanov ve Kristina Grozeva ikilisinin yönettiği “Triumph” filmi kazandı . Film aynı zamanda iki yönetmenin Decho Taralezhkov..

Eklenme 27.09.2024 09:41

Heraclea Sintica’da ikinci Roma heykeli keşfedildi

20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..

Eklenme 20.09.2024 13:46

Varna, “Altın Gül” Film Festivaline ev sahipliği yapacak

Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..

Eklenme 19.09.2024 11:27