İnsanların yüzde 99’unda ekran bağımlılığı var. Bu oran günümüzün en ciddi salgınlarından birinin boyutuna dair ürkütücü bir resim çiziyor. 2011 yılında 2 milyar insan internet kullanırken, 2021 yılında bu rakam 5,27 milyara yükseldi. Her yıl, internet kullanıcılarının sayısı ortalama yüzde 9 artarken, insanların yüzde 90,9’u bunu cep telefonları aracılığı ile yapıyor.
Gün içerisinde sokakta sinirlerini yatıştırmak veya can sıkıntısını gidermek için içki şişesini kaldıran birini görsek, kesinlikle şok oluruz. Birinin yürürken telefonuna bakıyor olmasına böyle tepki vermeyiz, hatta telefonuna baktığını bile farketmeyebiliriz, çünkü o esnada kendi telefonumuza bakıyoruzdur. Ekran bağımlılığı yeni olsa da oldukça yaygın bir fenomendir.
Haftada en az bir kez ekran karşısında geçirdiğimiz zamanı azaltma sözü verdiğimizi söylesek abartmayız ve aslında durum gerçek anlamda endişelenilecek kadar ciddi.
Peki ekran bağımlılığı ne zaman başlıyor?
“Serebral korteksin elektrokardiyogramı da dahil olmak üzere sinir sisteminin tam bir işlevsel değerlendirmesini yaptığımızda, teknoloji kullanımının davranışı etkileyip etkilemediğini anlayabiliriz. En şiddetli vakalarda, davranış sanki vücuttan bir şey koparılıyormuş gibi olur” dedi uygulamalı nörobilimler için ilk özel araştırma merkezinin kurucusu, nörobiyoloji doktoru ve sertifikalı neurofeedback terapisti Doç. Stoyan Vezenkov.
Ekran bağımlılığını kolayca görebiliriz, çünkü beyni yavaşlatıyor. İnsan gözleri kapalı ve bulutların üzerinden süzülüyormuş gibi görünüyor. Beyin rüya modunda çalıştığından dolayıbilişsel yeteneklerde büyük bir düşüş oluyor. Teknoloji ilerledikçe ekran, bir yandan iletişimin yerini diğer yandan yeteneklerin geliştirilmesini, düşünmenin, hareket etmenin yerini alıyor. Yani ekran uyarımı gerçek uyarımın yerini alıyor.
Günümüzde dikkat eksikliği, konsantrasyon ve/veya hafıza sorunu olmayan neredeyse hiç kimse yok. Okumada ciddi eksikliklerin ortaya çıktığını görüyoruz. Videolar okumanın yerini aldı ve görüntü oluşturma, çözüm ve anlam arama yeteneğimiz azaldı. Bir noktada, ekranlarla o kadar iç içe oluyoruz ki, onlar sadece günlük hayatımızın değil, bedenimizin de bir parçasına dönüşüyor. Telefonları yakınında olmadığında endişe hisseden, gerginleşen insanlar var ve bu yeni bir fenomen.
Uzman bağımlılıklar her zaman depresyonla birlikte yaşandığını belirtti ve şöyle devam etti:
“Depresyon hiç bu kadar yaygın olmamıştı. Bu bir teşhis değil, sadece davranış, durum olarak ele alındığında insanlar depresyona girdi, çünkü vücud herhangi bir gerçek sürece katılmıyor. Bedensel düzeyde, depresyonu çok net bir şekilde gözlemliyoruz. Duygular vücutta tepkilere neden olmuyor, otomatik, yarı otomatik varlıklara dönüşmeye başladık” dedi.
Eskiden de fark ettiğimiz önemli noktalardan biri, insanın öğrenmeyi, yeni olana heyecan duymayı, gelişmeyi bıraktığında vücudunun hastalanmaya başlıyor.
Varlıklı ailelerde yetişen, her konuda tatmin olmuş, hiçbir eksiği olmayan çocukların da bağımlılık geliştirdiğini ya da hastalandığını görüyoruz. Artık ekranlarda tam olarak bunu yapıyor ve her birimiz şımarık çocuklara dönüşüyoruz.
Doç. Vezenkov şöyle devam etti: “Bu bir kısır döngü – ekranlar bize her şeyi hazıra verdikçe, bize çaba göstermemeyi öğrettikçe, daha kayıtsız, daha pasif hale geliyor, yaratıcı bireyler olmaktan vazgeçiyor ve kendimizi geliştirmeyi bırakıyoruz” dedi.
Ne yazık ki bilinçli ve yaratıcı olduğumuz özümüzü ekranlara verdik ve insan unsurunu kusurlu faktöre dönüştürdük.
Kuşkusuz ekran karşısında geçirdiğimiz süreyi sınırlamak, bir nevi detoks yapmak bağımlılıktan kurtulmak için atılması gereken ilk adımlardan olmalı, fakat bazen uzmanın da kapısını çalmak gerekebilir. Uykulu bir beyinle yaşama ve çalışma alışkanlığı çok ciddi sorunlara yol açabiliyor ve bizi zor durumlara sokabiliyor.
Kaynak: BNR Hristo Botev Programı
Düzenleme ve çeviri: Bedriye Haliz
Foto: Freepik.com
Geçen hafta Sofya’da 4 yaşındaki bir kız çocuğu ve küçücük bebek annesi 31 yaşında genç bir kadın yüksekten atlayarak intihar etti. Olay sonrasında öğrenildiği gibi doğum öncesinde başarılı karyer ve mutlu mesut bir aile sahibi olan kadın, ikinci..
2023 yılında 8 000 Bulgaristan vatandaşı ülkeye geri döndü, 12 000 kişi ise göç etti. “Horizont” programına konuşan NSİ Ulusal istatistik Enstitüsü “Nüfus ve Sosyal İstatistiği” şubesi müdürü Magdalena Kostova , ülkeyi temelli terk..
Yunanistan ve Arnavutluk arasındaki sınırının birkaç kilometre batısında ve Görice il merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta Arnavutluk’un Bilisht şehri bulunuyor. Şehrin aydın zümresinden, Arnavutluk’taki Bulgar ulusal azınlığının temsilcisi..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere..