İnsan hayatında disiplin olursa belirli alanlarda başarıya ulaşılmaktadır. İnsanın dünya ve ahiret yurdundaki yolculuğunu kapsayan bütün hayatı başarıyla neticelenebilmesi için de disiplin şarttır.
İslâmî perspektiften bakıldığında bu başarının adı “takva”dır. Takvanın ilk basamağı ise Allah’ın insanların bireysel ve toplumsal planda huzura kavuşmaları için koymuş olduğu kurallara uymaktan geçmektedir. Bu kurallar, helâl ve haram çizgileriyle belirlenmiş ve insana bu çizgilere dikkat etmesi Allah tarafından emredilmiştir. Bu hususu en güzel ifade eden de son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa’dır. Numan bin Beşir’in Peygamber Efendimizden rivayet ettiği şu sözler ne kada veciz ve etkileyicidir:
“Helâl olan şeyler bellidir, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisi arasında, şüpheli hususlar vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüphelileri işlerse, zamanla harama düşer. Aynen sürüsünü başkasına ait bir tarla etrafında otlatan çoban gibi ki, sürünün bu tarlaya girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her sultanın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir.”
Müslüman, Allah’ın kendisine ikram ettiği değer ve saygınlığı koruyabilmesi ve yolun sonunda alnının akıyla Yaratıcısının huzuruna çıkabilmesi için belirlenen sınırlara dikkat edip kırmızı çizgiyi aşmamalıdır. Kırmızı çizgi haramlardır, kırmızı çizginin ötesi ise dalâlet bataklığıdır. Oysa kırmızı çizginin içi çok geniş ve insanın hayatını normal bir şekilde sürdürebilmesi için her şeyi barındırmaktadır. O yüzden kırmızı çizgiyi aşmak, insanın apaçık düşmanı olan şeytanın adımlarını takip etmektir.
İslâm dini, Cenab-ı Allah’ın mesajlarının insanlar arasından seçilen bir kul ve peygamber olan Hazreti Muhammed vasıtasıyla insanlığa ulaştırılıp onun örnek hayatıyla yaşayarak gösterilmesinden ibarettir. Allah, Hazreti Muhammed’i özel olarak seçmiş, özel..
Trapezitsa, Bulgaristan’ın Ortaçağ’daki başkenti Tırnovgrad’ın (günümüz Veliko Tırnovo şehri) meşhur üç tepesinden biridir. Şehrin kuzeybatısında yer alan tepe, Ortaçağ’da Bulgar çarlarının ve Bulgar patriğinin sarayları yer aldığı Tsarevets tepesinin..
Güreş, çok eskilere dayanan bir beden terbiyesi ve spordur. Farklı dönemlerde farklı şekillerde ve türüne göre kurallara uyularak yapılan bu spor Türkler tarafından çok rağbet görmüştür. Mertlik, cengâverlik, güç ifadesi ve gösterisi olarak görülen ve ferdî..