Başkentin incilerinden biri, sakinlerine ve misafirlerine dinlence, spor ve stresli günlük yaşamdan kaçış için harika olanaklar sağlayan oksijen deposu parklarıdır. En çok ziyaret edilenler arasında Yujen (Güney), Zapaden (Batı) ve Severen (Kuzey) parkları var. Ve elbette 3.300 dönümden fazla bir alana yayılan Sofya’nın en büyük parkı olan "Borisova gradina"(Borisova bahçesi).
Parkın imara açık kısmında hayat, hem hafta içi hem de hafta sonu, hem gündüz hem de gece geç saatlerde bile cıvıl cıvıldır. Gündüzleri burada bir çok çocuklu anne, havasız salonlara temiz havayı tercih eden sporcular, koşucular, sabah gazetesini okumak için güneşin altında oturan emekliler göreceksiniz. Akşam üstü park, gençlerden grupllarla ve bazen de farklı yaşlardan futbolseverlerle doluyor. Burada birbirinden 100 metreden daha az bir mesafede, “Vasil Levski” Ulusal Stadyumu ve CSKA kulüp stadyumu yer alıyor. Bu spor tesisleri dışına tenis ve futbol sahaları, çocuklar için halat parkı da bulunuyor.
Sofya’daki çocuklar arasında en popüler oyun alanlarından biri de Borisova bahçesinde. Ayrıca spor ve kültür etkinlikleri de oldukça sık düzenleniyor. Parkın, daha az imar edilen kısmında ise kendinizi bir ormanda bulacaksınız!
Sofya’nın merkezindeki bu doğa cenneti 1882 yılında, o dönemin kenar bölgesinde bir sera olarak ortaya çıkıyor. Daha sonra 1895 yılında, Prens Ferdinand’ın bir yaşını dolduran oğlunun onuruna “Prens Boris bahçesi” adını alıyor. Parkın ilk bahçıvanı İsviçreli Daniel Neff, bahçenin planını yapıp ilk 10 bin ağacı dikiyor. Sera, günümüzde Ariana gölü olarak bilinen yerde bulunuyordu.
Asırlık ağaçların bazıları hala görülebilir. 1892 yılında park alanında Sofya Üniversitesi’nin Astronomik Gözlemevi’nin inşaatı başlıyor. Böylece iki yıl sonra ve Kurtuluş savaşından sadece 6 yıl sonra Bulgaristan, Balkanlar’da ilk gözlemevlerinden birine sahip oluyor.
Bu arada bahçe gelişmeye ve genişlemeye devam ediyor. Neff, bir zamanki bataklığın yerine “Balıklı” gölü oluşturuyor. Daha sonra göl, “Nilüferler” adını alıyor. Göl aynasını kaplayan narin su çiçekleri, ruhunuzu geçmiş asırların romantizm ve tutkusuyla dinlendirecek, yeşil mum yaprakları arasında kaplumbağlar da görebilirsiniz.
Bir zamanlar, bir asrı aşkın bir zamanda bu park büyük şairimiz Peyo Yavorov için ilham kaynağı ve en sevdiği yerdi. Şairin Borisova bahçesindeki gece yarısı gezileriyle ilgili anılarını yazar Mihail Kremen “Yavorov’un romanı” adlı eserinde paylaşıyor: “ Yavarov beni bir çok kez sözde “balıklara”kadar götürmüştür, oysaki yol bahçenin sonuna kadar gidiyor..., ağaçların arasındaki tenha patikalarda saatlerce dolaştığımız olmuştur. Özellikle bulutlu havalarda ben korkuyordum, ancak o beni silahı var diye sakinleştiriyordu”.
1906 yılında Borisova bahçesinin düzenlemesi Yosif Fray’a emanet ediliyor. Onun fikriyle Rosarium (Gül bahçesi) oluşturuluyor. Burda her yıl çiçek sergileri düzenleniyor. Günümüzde Rosarium “Vasil Levski” stadyumunun hemen yanında bulunuyor.
Bahçenin ana patiklarında, Bulgar tarihinin kültürel yükselişini ve şanlı tarihi anlarını hatırlatan ünlü Bulgar sanatçılarının ya da bağımsızlık savaşçılarının heykellerini göreceksiniz.
Diğer görmeniz gereken bir yer “Sulak kuşlar” gölüdür. Burada ülkemizde en yaygın ördek türü olan yaban ördeğini görmeniz mümkün. Ancak ördekler başı buyuruktur. Görmeseniz bile bu yer sizi kendi cazibesiyle cekecek.
Parkın daha ilerisinde, Sovyetler Birliği döneminden (1956) kalan 41 metrelik bir dikilitaş yükseliyor. "Kardeşlik höyüğü" faşizme karşı yürütülen mücadelede hayatını kaybedenler anısına yapılan bir anıttır. Daha sapa bir yer olduğu için gençlerin tercih mekandır.
Yaz aylarında serin patikaları, yeşil, bakımlı çayırları, çiçekleri ve çok sayıda eğlence ve spor yeri ile Borisova bahçesi, başkentte yürüyüş ve dinlenme için en çekici yerlerinden biri olarak bilinmektedir.
Foto: Miglena Ivanova
Çeviri: Ergül Bayraktar
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..