Bulgaristan’da en kaliteli tütünün Doğu Rodoplar'da, Ardino bölgesinde yetiştiği söylenir. Burada üretilen oriental cinsi aromalı tütün genelde yurtdışına ihraç edilirmiş. Philip Morris gibi sigara üretiminde dünya devi firmaların aradığı tütün cinsleri tam da burada yetişir. Bugün artık tütüncülük tarihe geçmek üzere diyebiliriz. Yaklaşık yirmi yıldan beri tütün tarlaları kalmadı, Ardino halkı artık başka işlerle uğraşıyor ve tütüncülüğü geçmişte bırakıyor. Yerli halk hala tütün tarlalarındaki çileyi de, güzel yanlarını da anlatıyor, tütün tarlasındaki hikayeler nesilden nesle aktarılıyor. Bir sezon tütün çalışarak büyük şehirde konut alсnabilirdi, diyor insanlar. Ardinolu bir vatandaş: “Tütün bizim için özgürlüktü-ne kadar ekeceğiz, nasıl verim alacağız her şeyin kararını biz veriyorduk” dedi.
Ardino’da Tütün Müzesi açıldı. Artık tütün işleminin tüm süreçleri burada görülebilir.
Açılışta konuşan Ardino Belediye Başkanı İzzet Şaban: “Ardino Belediyesi'nin armasında biri Şeytan Köprüsü, diğeri tütün olmak üzere, iki sembol var. Atalarımız bu armayı tasarlarken yanlışlıkla bu iki unsura odaklanmadılar. Tütün 150 yıl boyunca bu bölgede halkın temel geçim kaynağı olmuştur. Ben de kendi köyüm olan Rusalsko köyünün tütün tarlalarında büyüdüm. Tütün belki de yetiştirilmesi en zor tarım bitkisidir. İnsanlar 9 ay boyunca onunla uğraşıyor. Tütün tarımı yoğun emek isteyen bir faaliyet, özellikle makineleşme neredeyse yapılamaz olan bizim bölgemizde öyledir. Yaptıklarımız gelecek nesiller için de önemli olacak, çünkü atalarımızın asırlık geçim kaynaklarının bir hatırasıdır. Bu unutulmamalıdır. Dünya artık insan sağlığı konusunda yeni bir görüşe sahip, sigara yasakları tütün tüketimini sınırlıyor. Bugün çok az sayıda aile tütün yetiştiriyor. Bugünkü ve gelecek nesiller bu müzemiz sayesinde onu tanıyacak ve fikir sahibi olacaklardır” diye kaydetti.
Ardino 20. yüzyılın başında İskeçe bölgesinin en önemli tütüncü merkezi haline geliyor. Yüzyılın başında burada iki büyük tütün deposu varmış ve tütün orada son işlemden geçermiş. 1944 yılından sonra büyük tütün fabrikası kurulur.
Tütün Müzesinin Sorumlusu Taner Çobanov: “Müzedeki objelerden de anlaşılacağı üzere, Ardino bölgesi bütün Kırcali ilinde en çok tütün üreten ilçe haline gelir” dedi.
„Tütüncülük adeta bir kölelik işiymiş. İnsanlar sabahın karanlık saatlerinde kalkarak, tarlaya gidermiş. Sabahları tütün yaprakları kırılır, sonra da eve getirilir. İnsanlar dinlendikten sonra bu kez tütün dizme, dizileri asma gibi zor işlerle süreç devam edermiş. Tütünün katranı parmaklara yapışır ve o elleri temizlemek çok zor olurmuş. On yıl öncesine kadar tütün işlememiş bir aile bile bulunmaz Ardino’da.
19. yüzyıl sonunda tütün yetiştirme ilk olarak Ahryansko, Rodopsko ve Byal İzvor köylerinde başlar. İskeçe’deki tütün depolarından ve tütün tarlalarından bu tarım ürünü bizim topraklara da taşınmış, diye anlattı Taner Çobanov. 19. asrın başında Osmanlı döneminde tütüncülük yasakmış. O yüzden tütünü genelde Yunanlılar bakarmış. Fakat Rodoplar'da oraya çalışmaya giden işçiler ceplerinde tütün tohumu taşırmış ve böylece bu topraklara da ilk tütün tohumları girmiş.
Daha 1847 yılında bölgeye gelen Fransız gezgin Ogust Vikenel, dönemin Eğridere köyünde tütün yetiştirildiğini anlatır. Rodoplar'daki seyahatnamesinde Fransız gezgin tütüncülüğü anlatır ve konuyla ilgili Paris Tütün İşletmeleri Fabrikaları Genel Müdürüne Eğridere tütüncülüğüne dair rapor iletir.
“Çocuklar Karadeniz’e giderken, biz “yeşil denize” tütüne giderdik”
Müze Sorumlusu Taner Çobanov’un anlattıklarına Kirkovo, Dobromirtsi köyü muhtarı Ayşe Mustafa Süleyman da kendi izlenimlerini ekleyecek.
Ayşe Mustafa: “Öğrenciliğimde tatile çıkarken ağladığım olmuştur. Diğer çocuklar Karadenize giderken biz “yeşil denize” tütüne giderdik” dedi ve dahası….
Çocuklukta tütün tarlasında geçirilen zaman, çocukları tütün ve tarıma zorlamak ve onun bundan sonraki etkilerini kendi izlenimiyle paylaşacak Ayşe Mustafa.
Tütün müzesi ve “çocukları tütün tarlasında çalıştırmanın” etkileri konusundaki söyleşilerimizi aşağıdaki ses linklerinden dinleyebilirsiniz:
Haber: Gergana Mançeva
Söyleşiler: Sevda Dükkancı
Foto: Ardino Belediye Müzesi, özel arşivDağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim ile hem spor sahalarında, hem hayatta yakın dostlukla bağlıydı. Bir şampiyondan bir şampiyonu..
Edirne "Trakya Ünivesitesi'nden" tarihçi- araştırmacı Prof. Dr. Bülent Yıldırım Targovişte ve Sofya'da "Bulgarstan'da Türk varlığı" konulu bir panelde konuşmacı oldu. BNR Bulgaristan Ulusal Radyosu Türkçe Yayınlar Bölümü'nün daveti üzerine..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli..