Avrupa için yeni yıl, kitlesel çiftçi protestolarının getirdiği yeni zorluklarla başladı. Batı Avrupa'dan Balkanlara kadar tüm topluluk boyunca zincir halinde yayıldılar.
Almanya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan'daki çiftçilerin talepleri elbette farklı ama bunları birkaç noktada özetlemek mümkün.Çiftçiler, ulusal bütçelerindeki tarım sektörü tasarruflardan, yeterli sübvansiyon eksikliğinden, pahalı hammaddelerden, Ukrayna ithalatından ve sıkılaşan çevresel gerekliliklerden yakınıyorlar. Aralarında Bulgaristan'ın da bulunduğu, beş Doğu Avrupa ülkesi Ukrayna mallarına gümrük vergisi uygulanmasında ısrar etti.Salgın ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının başlangıcından bu yana yaşanan enerji krizi, yaşadıkları zorluklardan dolayı sıklıkla Brüksel'i ve onun Ortak Tarım Politikası'nı suçlayan çiftçilerin sorununu daha da körükledi.
Memnuniyetsizlik ve çığ gibi büyüyen protestolar karşısında, aşırı sağ politikacıların Haziran ayında yapılacak Avrupa seçimlerinden hemen önce memnuniyetsizliği "bastırmaya" ve kendi Avrupa şüphecilergrubuna daha fazla destekçi çekmeye çalıştıklarına dair şüpheler artıyor.
Kaynama noktası-nerede, ne tür protestolar vardı?
Almanya, iki haftadır çiftçilerin dizel sübvansiyonlarındaki kesintiler nedeniyle yolları kapatan protestolarıyla boğuşuyor. Ayrıca gübre ve yakıt üretim maliyetlerindeki keskin artıştan ve ürünlerinin düşük fiyatlardan satın alınmasından da memnun değiller. On binlerce traktör protesto amacıyla Brandenburg Kapısı önünde toplandı.
Protesto eden bir Alman çiftçi “Burada söz konusu olan Alman tarım sanayisinin geleceğidir. Ben 1966, oğlum ise 2003 doğumluyu ve şu anda mesleki tarım okuyor. Oğlum ve arkadaşları için buradayım, gelecekte Alman tarımının devam etmesini ve her şeyi komşu ülkelerden, Güney Afrika'dan veya Latin Amerika'dan ithal etmememizi protesto etmek için buradayım.Çiftçiler sübvansiyon değil de, ürünleri için adil fiyatlar istiyorlar” dedi.
Aşırı sağcılar tarafından desteklendiği söylenen bazı çiftçiler, Ekonomi Bakanı Robert Habeck'in tatilden döndüğü feribota saldırmaya çalıştı.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, çiftçileri davalarının “işgal edilmesine” izin vermemeleri konusunda uyardı:
“Meşru protesto, öfkeye veya demokratik süreçlere ve kurumlara saygısızlığa dönüşürse hepimiz kaybederiz. Bundan yalnızca demokrasiden nefret edenler yararlanacaktır”
Nakliyeciler ve çiftçilerin akaryakıt fiyatlarındaki artışa, Avrupa sübvansiyonlarının azaltılmasına ve sınırlarda uzun beklemelere karşı protestoları nedeniyle Romanya genelinde ve sınır kapılarında da ablukalar yaşandı.
Ukrayna tarımsal üretimi, Avrupa'yı bölmeye devam ediyor ve memnuniyetsizlik yeniden alevleniyor.
Geçtiğimiz sonbahardaki kitlesel protestoların ardından şimdi de Bulgaristan, Polonya, Macaristan, Romanya ve Slovakya, Avrupa Komisyonu'na, Ukrayna'nın tahıl ithalatına gümrük vergisi uygulanmasını talep eden bir mektup gönderdi.
Mektupta “Avrupa Komisyonu’nun, üye ülkelerinin pazarlarını ön saflarda koruyan ve aynı zamanda onlara ihracat potansiyellerini kullanma fırsatı veren bu tür önlemleri uygulamaya koymasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Seçeneklerden biri, en hassas tarım ürünleri için tarife kotaları getirmek olabilir” ifadeleri yer alıyor.
Avrupa Halk Partisi grubundan Estonyalı milletvekili Riho Terras ise Ukrayna ithalatındaki sorunu şöyle anlattı:
“Bunun temel nedeni Avrupa'da savaşın olmasıdır. Dünyanın en büyük tarım ülkelerinden biri olan Ukrayna'da tarım bundan olumsuz etkilendi. Ukrayna'nın tahılları deniz yoluyla Afrika'ya nakledildiği dönemlerde, Ukrayna'nın komşuları olan ülkeler etkilenmedi. Ama bugün bu ucuz tahıl karadan nakledilince, yerel düzeyde satılması daha kolay oluyor”.
Çiftçilerin, koruma altına alınan alanların genişletilmesini ve yakıt vergilerindeki artışı protesto etmek için tarlalarında 500 ateş yaktığı Litvanya'da da memnuniyetsizlik yaşandı. Protestoculardan biri şunları öne sürdü:
“Çiftçiler Yeşil Anlaşmaya mutlaka karşı değiller ama bununla ilgili bazı mantıksız şeyler var. AB, işinizi veya çiftliğinizi düzenlemeye başladığında kuralları belirler, ancak bunlara uyum sağlamanızda yardımcı olmaz. Esas olarak onları empoze ederler. Faturayı ödemek zorunda olan biziz”
Uzman görüşü
Demokrasi Araştırmaları Merkezi’nden Goran Georgiev,çiftçilerin protestolarının tesadüfi olmadığına inanırkenprotestoların toplumu yönlendirebilecek, korku aşılayabilecek konulardan biri olarak tanımlıyor:
“Tarım sektörü protestoları, kesinlikle her üye ülkedeki resmi, gayri resmi ve yerel siyasi çıkarlarla, belki de farklı şekillerde bağlantılıdır, ancak bu dinamikler hiçbir zaman yalıtılmış bir bağlamda mevcut değildir.İster tarımdan ister enerjiden bahsediyor olalım, kamuoyunun algısını manipüle etmeye çok uygun olan konular, genellikle bir tür varoluşsal, daha büyük ölçekli tehdide, sansasyonel bir şeye bağlanabilen konulardır.”
Aşırı sağ partilerin yükselişine savaş ortamının, tutumların daha muhafazakar bir yöne doğru değişmesinin yardımcı olduğuna inanan Goran Georgiev, bu oluşumların ortak bir paydada toplanamayacağını vurguladı ve programlarındaki farklı nüansları sıraladı:
“Her Rusya yanlısı parti, Avrupa şüpheci değildir, her Avrupa şüpheci parti de programında Avrupa Birliği'nden zorunlu çıkışa yer vermemektedir. Avrupa Birliği’ni son derece eleştirel ve Rusya ya da Çin'in söylemiyle aynı söylemi ya da genel anlamda otoriter milliyetçilik söylemini kullanan pek çok sağcı, popülist parti var ve genel olarak konuşursak, ancak Rus saldırganlığına şiddetle karşı çıkıyorlar ve ona karşı yaptırımları destekliyorlar.
İspanya’daki “Vox”siyasi partisi veya Romanya'nın Birleşmesi için İttifak (AUR) adlı oluşumaynıdır. Her ikisi de çoğunlukla sağcı popülist partiler olarak tanımlanıyor, ancak her ikisi de Rusya'nın saldırganlığını eleştiriyor ve Rusya'ya karşı yaptırımlardan yana.
İki model öne çıkıyor: Avrupa şüpheci bazı partiler, Avrupa Birliği’ni içeriden değiştirmek istiyor,en uç tarafta ise, bütün entegrasyon projesinin son bulmasını isteyen partiler var.
Bir diğer önemli konu ise, kampanya sırasında başka konuşuyorlar,ki bu az çok tüm partiler için geçerlidir. İktidara geldiklerinde ise genellikle farklı bir hikaye ortraya çıkıyor.
Benim için gerçek, daha çok ortada bir yerde. Her ülkede tam bir zafer göremeyeceğiz, ancak kamuoyunun algısında kesinlikle bir değişiklik var ve bu kesinlikle normal, çünkü Avrupa Birliği sınırlarına yakın iki bölgesel savaş ortamında seçim yapıyoruz ve savaş bağlamında kamuoyunun duyarlılığı değişiyor, onların daha muhafazakar olma olasılıkları daha yüksektir.”
Haziran’daki seçimlerinin ardından, bazı anketlerde aşırı sağın Avrupa Parlamentosu'nda üçüncü sırada yer almasıyla birlikte analiz uzmanı, daha liberal bir Avrupa fikrinden uzaklaşacağımızı öngörüyor. AB açısından risklerin olduğuna dikkat çekip bunların arasında Avrupa Birliği’nin kimliğini değiştirmeye başlayacak seslerin yoğunlaşması olasılığının da olduğunu belirten Goran Georgiev, büyük risklerin enformasyon alanından geleceğine dikkat çekti:
“Yapay zeka tarafından üretilen çok sayıda içerik, kamuoyu algısını manipüle eden içerikler, dezenformasyon kampanyaları görmemiz, önde gelen siyasi isimlerin yüzlerinin yer aldığı deepfakeler görmemiz çok muhtemel.Aslına bakılırsa, İngiltere'de, ABD'deki başkanlık seçimleri, komşu Romanya ve Kuzey Makedonya'da ve Schengen üyeliğimizin de bir ölçüde bağlı olduğu Avusturya'da da olmak üzere, bu yıl birkaç milyar insan 40'tan fazla ülkede oy kullanacak. Buradaki ana fikir, aslında istikrarsızlaşma ve genel olarak öngörülemeyen zorluk ve kriz potansiyelinin bu yıl daha büyük olduğu, hatta muhtemelen önceki yıllara göre daha da büyük olduğu yönündedir.
Bölgesel sınır savaşlarının durumu ve dünya çapındaki toplumlarda radikalleşme ve çoğulculuğun eşi benzeri görülmemiş düzeylerde artmaya devam ettiği gerçeği göz önüne alındığında, bu durum kamuoyunun tutumunu ve dolayısıyla insanların oy verme şeklini etkilemekten başka bir şey olamaz. Bu, daha liberal Avrupa fikrinden bir adım geri atma gerçeğini görmemiz mantıklı. Bana göre, çok daha olası senaryo, sağcı popülistlerin her yerde iktidara gelmesi değil, ortadaki bir şeyin iktidara gelmesidir.”
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
Rodoplarda büyük bir köy olan Ribnovo yıllar içinde çok farklı ve değişik olan düğünleriyle gündeme geliyor. Ribnovo geleneksel düğün ve gelin yüzünü boyama ve süsleme tekniği UNESCO dünya miras listesinin “yaşayan insan hazineleri” listesine aday..
Bakanlar Kurulu’nun 2023 yılı “Demografik gelişim” programını değerlendirme raporuna göre ülkemizde 38 yıldan bu yana ilk kez doğal nüfus artışı ile nüfus azalması arasındaki oran neredeyse sıfır düzeyinde. Bulgaristan Bilimler Akademisi Nüfus ve..
Göç konusu, Brüksel'in bu konuyu sınırlamak için yeşil ışık yakması yönünde artan baskı bağlamında, Avrupa gündeminin bir kez daha gündemine oturdu. Bazı Avrupalı liderlerin yasadışı göçmenlere karşı daha radikal bir yaklaşım yönündeki..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere..