Eski istatistik verileri ve evraklara göre XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında tarihi ve coğrafi bir bölge olan Golo Bardo’da Bulgar nüfusu çoğunluktaydı. Balkan savaşının ardından (1912-1913) bu nüfus, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsız hale gelen Arnavutluk’un sınırlarında kaldı. Bugün itibari ile de bölgedeki çocukların büyük bölümü, Bulgar kökenlidir. Golo Bardo’da bulunan köylerin yüzde 80’inde Bulgarca konuşulur. En büyük olanı Golemo Ostreni’de 300 kadar hane bulunmakta.
Bu eğitim ve öğretim yılında Elez Koçi ilköğretim okulunda Golemo Ostreni ve bölgeden bulunan diğer yerleşim birimlerinden olan 262 çocuk eğitim almakta. Okul müdürü, 53 yaşında olan 4 erkek çocuğu babası Çlirim Muça, okulu ziyaret eden radyomuzun ekibine konuşurken bundan dört yıl önce bilişim odasına sağlanan donatım ve Bulgaristan’ın Tiran Büyükelçiliği tarafından öğrencilere gösterilen ilgiden dolayı teşekkür etti.
Çlirim Muça, okuldan, Golo Bardo insanlarından, gurbetçilik ve göçten, Balkanlar’dan ve henüz değerlendirilmemiş olan fırsatlardan bahsetti.
„Buradaki çocukların hepsi bizim Bulgarca’yı konuşuyor, Arnavutça’yı ise okulda okuyorlar. Babaannem 93 yıl yaşadı. “İyi günler!”, “Hoşça kal!” ve “Teşekkür ederim!” olmak üzere Arnavutça sadece üç cümle biliyordu,” diyen okul müdürü, Arnavutluk’taki demokratik değişikliklerden önce Enver Hoca rejimi zamanında Golo Bardo insanlarının yol, fabrika ve apartmanların inşaatında yer aldıklarını anlattı. Arnavutluk’ta en iyi inşaatçılar olarak nam salmış olan yerli insanların çoğu, günümüzde yurt dışında çalışıyorlar.
Golemo Ostreni okul müdürü, yerli insanlar arasında Bulgaristan’a duyulan ilginin son 10 yılda Bulgaristan vatandaşlığı ve AB kimliği alma imkanı ile ilgili olarak arttığını kaydederken bunu doğru bulmadığını da belirtti.
„Hayatın sırf pasaporttan ibaret olmadığı görüşündeyim. Hayat kimlik ve entegrasyondur. Bulgaristan’ın Birleşik Avrupa’nın bir parçası olmasından bu yana bizim Bulgaristan’dan öğrenebileceğimiz çok şey var. Entegrasyon ve kimliğimiz için mücadele etmemiz gerekir. İngiltere’de yaşayan yeğenim var, ana dilimizi kız kardeşim, yani annesinden biliyor. İsviçre, Lugano’da yaşayan kardeşim var. Ailesinde Fransızca’nın dışında Arnavutça ve Bulgarca da konuşulmaktadır”.
Son yıllarda Arnavutluk’ta da büyük şehirlere ve ekonomisi daha gelişmiş olan Batı Avrupa ülkelerine göçedenlerin sayısı artmaktadır. Çlirim, Golo Bardo insanlarını göç etmeye iten sebeplerin işsizlik ve kötü altyapı olduğuna işaret etti.
„Buraya gelen yolun ne kadar kötü durumda olduğunu siz de gördünüz.Oysa yol ve altyapı iyi olursa, insanlar burayı terketmez. Tiran, Üsküp, Selanik ve Bulgaristan’a giden yollar buraya yakın. Balkanlar’da yaşayan herkesi bizden biliriz. Bölgemizin kalkınması için kardeşçe mücadele etmesi gereken biziz. Balkanlar’ın incisi, insanlarıdır. Tanrı’nın bize verdiği nimetleri değerlendirmemiz, kolları sıvayıp çalışmamız, aklımızı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Çocuklardan başlamak lâzım. Muhteşem olan barış ve anlaşma çiçeğinin bitmesi için tohumunu çocuklara vermek lazım”.
Kendini bildi bileli Golo Bardo’da yaşayan ve farklı milletleri tanıyan Çlirim Muça, Bulgar, Arnavut, Yunan veya Makedon diye bölünmenin bir anlamı olmadığı düşüncesinde.
„ Her birimiz öteki insanla normal konuşursa, selam verip “Hoş geldin!” derse bölgemizde dostluk ve kardeşlik daim olur. Biolojik saat hızla ilerliyor, sonu gelmeyen tartışmaların hiçbir faydası yok. Bu çağda herkesin hayatına hakim olması için entegre edilmiş, özgür ve eğitimli olması gerekir. Hayat, keyfince yürüdüğün bir yol değil, mücadeledir. Bana ay mı güneş mi daha güçlü parlar diye soracak olursanız her birinin kendine has ışıkla, belirli zamanda parladığını söylerim. Aynı şekilde Balkanlar’da yaşayan bizler de bize ayrılan zamanı ışıklandırmamız, dayanışma içinde yaşamamız ve gerek Sırp, gerek Kosovalı, gerek Arnavut, Bulgar, Makedon, Boşnak, Karadağlı, Hırvat, Sloven veya Yunan olsun farketmeksizin herkese destek vermemiz gerekir. Hepimiz birer insanoğlu olup aynı şemsiyenin altında duruyor, kavurucu sıcaklara, dondurucu soğuklara katlanıp aynı ay ve güneşe bakıyoruz. Şimdi en önemli olanı, bu köyde, bu bölgede yetişen çocuklar için ne yapacağımızı bilmemizdir. Çocukları burada tutmaya çalışalım, gitmelerine izin vermeyelim diyorum. En azından ben böyle düşünüyorum. Haklı mıyım bilmiyorum. Haksız da olabilirim...
Çeviri : Tanya Blagova
Fotoğraflar : Krasimir Martinov, Facebook: Antoni Kurti, Golloborda-Albania, Shmb Elez Koçi
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..