Ramazan ayına genellikle “merhaba” deriz. Merhaba ey şehr-i Ramazan ifadesi mahyalarda bile yer alır. Aslında “merhaba” ifadesi hoş, safa geldin, seni görmekten memnunum, mutlu oluyorum, hanemizi şenlendirdin, yüzümüzü güldürdün anlamına gelir. Onun için selâmdan sonra herhangi birine söylenmesi çok anlamlı ve güzel bir sözdür. Hatta Deliorman kültüründe bir insan bir yere girince selâm verir ve ayakta karşılığını alır, oturup yerleştikten sonra bir de “merhaba” sözüyle karşılanır. Ramazan ayını merhaba diyerek karşılamak büyük bir mutluluk kaynağıdır. Ona evimizi sunuyor, gönlümüzü açıyoruz. O da bizim kırık döküklerimizi tamir ederek ayrılacaktır bir ay sonra. 11 aylık yoldan gelen bu kutlu misafir, gelir gelmez evlerimizi farklı bir düzene sokuyor, bir de şenlendiriyor. Mübarek Ramazan, suya muhtaç kalplerimizi sulayıp canlandırıyor. Manevî eğitim sunan bir okula oluyor.
Seher vakti dediğimiz, bülbüllerin sevdikleri güller için ötüştüğü sabahın erken saatlerinde Ramazan ayının geldiğini duyuran davullar eşliğinde kalkarız. Gökten bereket yağan soframızdan yudumlayarak sahurumuzu yaparız, Allah’ı yüceltererek temcit ederiz. Gün boyu yeme, içme ve her türlü kötü arzu ve düşüncelerden uzak dururuz. Akşam güneş battığında ise bütün gün oruç tutmanın verdiği tatlı yorgunlukla iftar edip Rabbimize şükrederiz. Bu arada imkânlar ölçüsünde hayır ve hasenatta da bulunur, dertlilere derman olmaya çalışırız. Hele bir de teravih namazı yok mu... Devamlı koşan insanın ruhunu dinlendiriyor.
İşte böyle bir programla bir ayımızı geçirdiğimizde mübarek Ramazan’ın nuru kalbimize, bereketi hanemize dökülür.
İslâm dini, insanın beden ve ruh sağlığını korumayı temel bir ilke olarak benimseyen bir ilâhî nizamdır. Bu amacını gerçekleştirmek için zarurât-ı hamse denen canı, dini, aklı, malı ve nesli korumayı esas alan kurallar koymuştur. İnsanın..
Bulgaristan, yaklaşık beş asırlık Osmanlı egemenliği ardından ulusal kurtuluşuna yol açan Nisan Ayaklanmasının 149. yılını kutluyor. Bir buçuk asır sonra, 1876 Nisan Ayaklanmasına katılan herkesin, ister lider ya da sıradan bir ihtilalci olsun,..
18. yüzyılın son çeyreği ile 19. yüzyılın başlarında Vidin'in en meşhur ve en güçlü taşra hükümdarı olan Osman Pazvantoğlu’nun inşa ettirdiği Vidin vakıf kütüphanesi tüm Osmanlı İmparatorluğu'nun en zengin vakıf kütüphanelerinden biri olmuştur ...
Müslümanın hayatında caminin eşsiz bir yeri vardır. Zira cami, Müslümanları bir araya getirerek ibadet ettikleri kutsal mekândır. Allah’ın adını anmak..