Yıllar süren tartışma ve anlaşmazlıklardan sonra, geçen hafta Avrupa Parlamentosu nihayet yeni Göç ve İltica Paktı'nı kabul etti.
Oylamadan sonra Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola
“Avrupalıların temel kaygılarından biri konusunda harekete geçtik ve sonuca ulaştık, bu Avrupa için tarihi bir gün” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şunları belirtti:
“Göç, Avrupa'nın etkili, hem adil hem de sağlam araçlarıyla çözülmesi gereken bir sorundur.Göç ve iltica konusundaki yeni anlaşmanın bize yapma fırsatı verdiği şey de tam olarak budur. Sistemin kötüye kullanılmasına karşı daha katı kurallar ile en savunmasız kişilerin bakımı arasında doğru dengeyi kuruyor.AB'ye kimin hangi koşullar altında geleceğine insan kaçakçıları değil de,biz karar vermeliyiz.”
Anlaşma, aşırı sağ ve sol kesimlerin muhalefetine rağmen kabul edildi. Bu konular, ülkesi şu anda AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı yürüten Belçika Başbakanı Alexander De Croo tarafından özel olarak ele alındı:
“Bu oylamayı engellemek statükoyu kabul ettiğiniz anlamına gelir ve bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Statükoya göre, bazı ülkeler göçmen akışını yönetmede sorunlar yaşıyor. İnsanların insan kaçakçılar tarafından suç faaliyetlerine maruz bırakıldığını görüyoruz. Umarım hiç kimse mevcut durumu kabul etmez. Ve evet, bu bir uzlaşma, ama onu bozan bir uzlaşma.”
Ancak iki yıl içinde yürürlüğe girecek olan anlaşma, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük üç partinin milletvekillerinin çoğu tarafından destekleniyor. Avrupa Halk Partisi’nden Andrey Kovatchev:
“Dublin Düzenlemesi ile ilgili bir önceki durumdan çok daha iyi.Dayanışma ve özellikle dış sınırların korunmasına yönelik Avrupa fonlarının harekete geçirilmesi için daha fazla fırsat var. Elbette FRONTEX'in mevcut personel sayısına da üç kat artış isteyeceğiz. Suç işleyen göçmenlerin EURODAC veri tabanında toplanması da yol gösterici olmalı ancak sabıka kaydı bulunan kişilerin AB'de sığınma haklarını kaybetmeleri ve geldikleri ülkelere geri gönderilmeleri üye devletlerin kararı olarak kaldı.Ayrıca Tunus'ta olduğu gibi AB çevresindeki ülkelerle de anlaşmalar yapma politikasını sürdürmek gerekiyor. Şu anda Moritanya ile müzakereler yürütülüyor.
Ayrıca mümkünse mülteci statüsüne başvuru merkezlerinin AB dışına taşınsın.Prosedürler, Pakt'ta şu anda kabul edilen yasal değişikliklerle uyumlu hale getiriliyor, böylece, birinin AB'de kalma ve geçici koruma alma hakkına sahip olup olmadığına karar vermek için AB çapında tek tip, hızlı ve etkili prosedürler mevcuttur.
Sınırın korunması için daha fazla Avrupa fonu alma fırsatına sahip olacağız, dediğim gibi, sınır boyunca tesisler de dahil olmak üzere koruma, sadece inşaat değil, aynı zamanda AB'nin dış sınırı olan Bulgaristan-Türkiye sınırı boyunca bu tür koruyucu tesislerin zaman içinde bakımı da dahil olmalı.
Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı milletvekili Elena Yoncheva şunları belirtti:
“Avrupa Konseyi ile tüm bu müzakereleri koordine eden parlamento grubunun başkanıyım. İlk defa bir tür uzlaşmaya varmayı başardık. Genellikle Bulgaristan, Yunanistan, İspanya, İtalya gibi AB'nin ön saflarında yer alan ve dış sınırı olan ülkeler için başarı elde ettiğimizi düşünüyorum. Bugün bu aşamada neler oluyor?AB pratikte herkesin engelsiz girebileceği bir yerdir. Yasadışı yollardan giriş yapanların çoğunun hangi ülkeden olduğu belli değil. Ulusal güvenlik ve Avrupa güvenliği açısından risk oluşturup oluşturmadıkları, herhangi bir suç yapısına ya da terör örgütüne ait olup olmadıkları belli değil. Askeri bir çatışmadan mı kaçtıkları, yoksa yalnızca çatışmaların yaşandığı bir bölgeden geldiklerine dair bilgi mi verdikleri belli değil. Çok önemli olan bir diğer şey de, şu ana kadar ve önümüzdeki iki yıl boyunca ön safhadaki ülkelere son derece haksız olan Dublin Düzenlemesi kapsamında çalışıyor olmamız.
Yani Bulgaristan'da tüm yükü üstleniyoruz ve bu sorumluluğun diğer üye ülkelere yeniden dağıtılması söz konusu değil. Ve bunların hepsi bu yasanın kabul edilmesiyle değişecek.Bu aslında, bu durumu değiştirecek bir yasa paketidir.
Bu mükemmel bir yasa tasarısı değil ama bu yasa dışı göçün dinamiklerini değiştirecek ve bunu sınırlayabileceğimiz son derece önemli bir yönelim. Bu aşamada ulusal ve Avrupa güvenliğine tehdit oluşturabilecek listesinde yer alan kişilerin üçüncü ülkelere iadesi son derece zordur.
Yeni mevzuatın kabul edilmesiyle bu süreç çok daha hızlı hale geliyor ve bu tür bölgelerden gelen tüm kişilerin ayrı ayrı yararlanabileceği özel bir mekanizma var, yani sözüm ona "güvenli ülkeler" olarak adlandırılan ülkelerden biri Fas'tan, Mısır'dan ya da bu listedeki herhangi bir ülkeden gelirse, çok daha kısa sürede, çok daha kolay bir şekilde geri gönderilecek.”
"Renew Europe" milletvekili Ilhan Kyuchyuk şunları paylaştı:
“Nihayet Avrupa'ya yönelik bir çözüm bulmaya yönelik tüm girişimlerden sonra Avrupa kurumları başarılı oldu.Bunun tersi, her ülkenin Avrupa Komisyonu ile ayrı ayrı çalıştığı anlamına gelir. Bu mutlak bir keyfilikti. Şimdi hepimizin hayal ettiği gibi işlemeyecek kurallar var ama bir Avrupa çözümü var, dış sınırların daha iyi kontrol edilmesi ve Bulgaristan'ın yaklaşım olarak buna ihtiyacı var.Çünkü sadece 9 ay içinde Bulgaristan-Türkiye sınırını yasadışı olarak geçmeye yönelik 130 bin girişimde bulunuldu, bunlar Sınır Polisi’ne dayanan Bulgar yetkililerinin verileridir.
Süreçte hız var, kişiler bir hafta içinde kontrol edilecek.Üçüncüsü, AB içinde bir yandan ödemeye karşı, diğer yandan ekonomik göçe karşı olan bir dayanışma dağılımı var.Bunun temelleri ve herkesi tatmin edecek bir Avrupa çözümü bulma çabası açıktır.”
Sınır Polisi Müdürü Anton Zlatanov'a ilk sorum Bulgaristan için göç ve sığınma anlaşmasının özellikle neyi değiştirmesini bekliyoruz?:
Bizim gibi ön saflarda yer alan ülkeler için daha adil olmalı, tüm AB üyesi ülkelere daha fazla destek olmalı.
Şu anda temel sorunlarımız nerede, bunları hızlı bir şekilde vurgulayabilir miyiz ve AB'den yardım konusunda ne bekleyebiliriz?
AB'den her yönde oldukça fazla yardım alıyoruz ve şu anda yetkililer, Bulgaristan-Türkiye sınırının kapasitesinin üç kat artırılması yönündeki talebimizi yerine getirdi.Meslektaşlarımız artık oradalar, karma devriyelerde bizimle birlikte çalışıyorlar, çeşitli Avrupa fonlarından mali yardım alıyoruz.Önümüzdeki aydan itibaren partiler halinde gelmeye başlayacak olan ve onlar olmadan sınırımızı koruyamayacağımız 360 adet arazi aracı için kamu ihalesini tamamladık. Bu yardım sayesinde sınırımızın dağlık engebeli arazisi için arazi araçları yani arazi araçlarına sahip olarak hareket edebilir hale geleceğiz, böylece ihlallerin büyük ölçüde önüne geçebileceğiz. Ayrıca Türkiye sınırının, sözüm ona "akıllı sınır" olarak adlandırılan ve uzun yıllardır sensör hatları ve video gözetimi ile güvenliği sağlanamayan kısmının teknik intamamlıyoruz, kamu ihale kurumunun internet sitesinde kamu ihalesi açıklandı ve umarız en kısa sürede tamamlanır, müteahhit seçilerek inşaatına başlanır.
Son aylarda herhangi bir noktamızda güçlü bir göçmen baskısı yaşandı mı?
Bu sonbahar ve kış, yıllardır en sakin geçen süreçoldu. Bunun nedeni, öncelikle kendi tedbirlerimiz ve ikinci olarak da Türk yetkililerle olan etkileşimimiz olmak üzere, aldığımız bir dizi önlemdir.Durumu analiz ettiğimiz çeşitli ölçümlerimiz var.
Bir taraftan önlenen girişlerdir.Ancak bizim için bir diğer temel önlem de ülke içinde tutuklanan kişilerdir, yani insan kaçakçılarla birlikte sınırda uyguladığımız tüm önlemlerden kaçmayı başaran ve bir şekilde sınıra ulaşan göçmenlerdir ve bir şekilde ülkenin iç bölgelerine veya çıkışlara ulaşmışlar ve orada ciddi bir azalma yaşıyoruz, geçen yılın bu aylarına nazaran bu azalma neredeyse 5 kat. Bizler mevsim mevsim kıyaslama yapıyoruz.İlkbahar ve yaz aylarının yaklaşmasıyla göçmen baskısının artmasını elbette bekliyoruz. “Sınırda durduruldu”, “bir dereceye kadar kontrol altına alındı”, gibi manşetlerin yayınlanmaması son derece önemli, şu anda 2022/2023 yıllara nazaran çok daha düşük seviyelerdeyiz. Seviyeler kat kat daha düşük, bu da bizim çalışmamızın göstergesi ve bu gösterge iyi bir göstergedir.
Bütün istatistiklere göre, biz iyiyiz, ama yıllardır sınırda görev yapan arkadaşlarımızın görüşü şu anda ortamın son derece sakin olduğu yönünde,ama tabii ki böyle bir düşünce hakim, orada yaşayan insanlara sorarsanız, onlar da eski hikayeleri anlatırlar, birbirlerine en kötü zamanlardan kalma hikayeleri anlatırlar. Şimdi durum farklı. Şu anda durum sakin ve bu şekilde kalmasını umuyoruz. Göç baskısında bir artış olacak ama bunun bir önceki yıla ve bir önceki yıla göre çok daha düşük olmasını umuyoruz ve elimizden geleni yapıyoruz.”
Peki bu baskıya karşı mücadeleyi hızlandırmanın olanakları nelerdir?
Öncelikle teknik durumumuzu araçlar, video kameralar, diğer ekipmanlar, termal kameralar vb. ile iyileştirmektir.Bu, uygulanması için çok hızlı ilerlediğimiz önlemlerden biri.İkincisi ise tamamen sınır güçleri olarak daha iyi örgütlenmemizdir. Üçüncüsü, Türk yetkililerle etkileşimimizin bu kadar yüksek ve yakın düzeyde devam etmesi gerekiyor.Dördüncüsü de çok önemli ve sıklıkla vurguladığım şey, insan kaçakçılarının yer aldığı organize suç örgütlerine karşı mücadele etmesi ve soruşturulmasıdır. Son aylarda hem Sınır Polisi hem de GDBOP bu türden pek çok grubu etkisiz hale getirdi. Göçmen kaçakçılığı yapan bir grubu tutukladığımızda, belli sayıda ay gözaltında kaldıktan ve üyeleri mahkum edildikten sonra, grubun varlığı sona eriyor. Doğal olarak diğer “oyuncular” da pazara girmeye çalışıyor, biz de onların üzerinde çalışmaya başlıyoruz, etkisiz hale getiriyoruz vs.
Burgas bölgesinde çökerttiğimiz son grup, yani orada faaliyet gösteriyordu, sadece üyelerinin tutuklandığı sırada 30'dan fazla göçmen grubunu sınırdan geçirdiklerine dair elimizde veriler vardı.
Oradaki faaliyetlerimizi yoğunlaştırıyoruz ve bu sene oldukça güzel sonuçlar alacağız.
Göçmenlere yönelik muameleyle ilgili olarak İngilizce geri itme (push back) ve engellenen girişim (prevented attempt) kelimeleri arasındaki farkı açıklayabilir miyiz?
Bunu ekranda gösterdiğimizde daha kolay oluyor. “Engellenen girişimlerin” ne olduğunu açıkça gösteren kliplerimiz var - geçmeye, tel örgüyü kesmeye veya üzerinden atlamaya çalışıyorlar.Bir şekilde onları fark ettik, ya güvenlik kameralar aracılığıyla, ya da yakınlarda bir devriye vardı. Devriyelerimiz gidiyor ve atlamalarına kesinlikle izin vermiyor.Devriyelerimiz yerine gidiyor ve sınırı geçmelerine kesinlikle izin vermiyor. Yani devriyelerimizi gördükleri anda gözaltına alınacakları için sınırı geçmekten vazgeçiyorlar.
Bu engellenen girişimdir.Push back (geri itme), onu ülkenin iç kısımlarında bir yerde tutuklamak ve yasadışı olarak diğer ülkeye iade etmek demektir, ki biz bunu yapmıyoruz.
Yani,hakların ihlaliyok, değil mi?
Tabii ki yok. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği nezdindeki STK'lardan 400'ün üzerinde sürpriz ziyareti oldu, bu konuda son derece açığız, mülteci merkezleri Devlet Mülteciler Aajansı tarafından yönetiliyor, bu soruları kendilerine yöneltmeniz gerekiyor,ancak tamamen şeffaf bir şekilde çalışılıyor ve STK’lara yardım hiçbir zaman esirgenmemiştir.”
Yazı: Anguelina Piskova
Çeviri: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın yenilikçi eğitim programının başarılarını gösteren sıra dışı forumu ü lkemizin adını dünyaya duyuran değerli Bulgar bilim adamların, girişimcilerin, mühendis ve ressamların “anlatılmamış hikayelerinden” oluşan kısa bir..
“Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi, ilk dönemden itibaren en azından elimizdeki açıklamalara ve deneyimlerimize göre savunma ve güvenlik, ekonomi ve politika olmak üzere üç ana boyutta Avrupa siyasetini olumsuz etkileyecektir”- dedi “Atlantik”..
WWF-Bulgaria, "Doğaya Abone Ol" başlıklı yeni kampanyasında yaban hayatına destek çağrısında bulundu. Çevreciler, “Uluslararası Kırmızı Kitap” verilerine dayanarak, Bulgaristan'da büyük bir kısmı omurgasız olmak üzere 60 ila 65 bin arasında..