Giderek biribirinden uzaklaşan bir dünyada, el ele tutuşmak sessiz bir duaya dönüşüyor - yeniden bir araya gelmenin bir yolu". Dünya Fotoğraf Organizasyonu'nun web sitesinde, fotoğrafçı Valery Poshtarov’un “Baba ve oğul” projesinin tanıtımı böyle başlıyor. Proje, Dünya Fotoğraf Organizasyonu’nun profesyonellere yönelik 2024 Sony Dünya Fotoğrafçılık ödülleri yarışmasının 18 Nisan günü Londra’da düzenlenen özel gala töreninde “Portre” kategorisinde birinciliğe layık görüldü.
2007 yılında kurulan ve en prestijli fotoğrafçılık yarışmalarından biri olan yarışmaya bu yıl 220’nin üzerinde ülkeden yaklaşık 400 bin fotoğrafçı katıldı. Fotoğraflar anonim bir jüri tarafından değerlendirildi.
“Baba ve oğul” Valery Postarov’un Bulgaristan’da 2020 yılında başlattığı uzun vadeli ve uluslararası bir projedir. Objektifinin önünde samimiyet, karşılaşma, birbirlerine doğru yürüdükleri anında el ele tutuşan Sırbistan, Türkiye, Kuzey Makedonya, Ermenistan, Gürcistan ve Yunanistan'dan babalar ve oğullar durdu.
Bu şekilde Valery, önlerinde eğildiği kahramanları vasıtasıyla kişisel aidiyetin ötesinde olan daha büyük bir şey hakkında düşünmemizi sağlıyor- Bir çevrenin ve kültürel aidiyetin parçası olarak biz kimiz? Atlarımızın bıraktığı mirastan neyi zenginleştiriyoruz ve değiştiriyoruz? Ve dahası el ele tutuşmak için ne kadar cesaret gerekiyor.
Valery Poshtarov Bulgaristan Radyosu’na verdiği demeçte şöyle konuştu:
"Her şey oğullarımı ellerinden tutarak okula götürdüğün bir sabah başladı. Yanımızdan geçen bir başka baba “ Ya, fotoğraflıklıksınız ” deyiverdi. Yani o ilk fotoğraf karesini böyle sözlü olarak yaptı. Bizler erkek olarak gerçekten bir anda babalarımızın elini bırakmaya ve kendimizi keşfetmeye ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Yalnızca bu bağının canlı kalabileceğini kendime ispat etmeye karar verdim. O zaman babamın ve o vakit 95 yaşında olan dedemle el ele tutulmuş fotoğraflarını yapma fikri doğdu.”
Bir yıl ardından pandemi döneminde, Valery bu fotoğrafı, daha fazla bir şey yapma enerjisi ve arzusu olmadan yaptı. Ne var ki yaşamımızdaki işaretler belirleyicidir.
"Sofya’nın kenarında bir evin önünde dururken, içeriden bir adam ve kadın çıktı. Kadın, genç bir erkeğin çerçeveli portresini bağrına basmıştı. İlk başta evlerini çektiğim için beni kovacaklarını düşündüm. Kadın yanıma yaklaşarak: “Tek bir oğlumuz vardı, sekiz ay önce vefat etti. Eşim, onu oğlumuzla çekmenizi çok istiyor” dedi. Bu olduğunda, düşüncelerim tamamen yabancı insanlarla oluşan bir durumda gerçekleştiğinde, insanlar arasındaki bağı keşfettim.
Baba oğul arasındaki ilişkilerin bile ötesinde. Bu dünyada çok kısa bir süre için birlikte olduğumuzu, enerji alışverişinde bulunma imkanımızın olduğunu idrak ettim. Bu enerji alışverişi beni hala heyecanlandırmaya devam eden şeydir."
Böylece 2020 yılında normal yaşamımızdan tecrit ve yabancılaşma ortamında Valery Poshtarov yakınlığın izini sürüyor. “Ülkemizin tüm 28 bölgesini dolaşıp ve neredeyse her şehirde baba ve oğulları aramaktan gerçekten çok mutluydum.” diye paylaşan fotoğrafçı, bu projenin kahramanlarını aramanın, sürecin en önemli parçası olduğunu ekliyor.
Valery Poshtarov devamla: "Bir yerleşim yerinde beraber yaşayan ya da büyükler olarak aralarında gerçek bağ olan babalar ve oğulları çok nadiren karşılıyoruz. Bu sadece bir ailede erkekler arasındaki ilişkilerle ilgili değildir, nesiller arasındaki bağdan bahsediyoruz. Aralarındaki bağı bulmak, değerler arasındaki bağı bulmak demektir. El ele tutuşmak da tam bu gerekli köprüdür.”
Fotoğrafa gelince- başlı başına bir amaç değil, samimiyet eyleminin ve içten duyguların ifadesidir. Herkes babasının elini tutmaya razı gelmedi. Bazen bu yakınlık saniyeleri, kan bağı olan bu kişilerin belki ilk defa birbirine doğru yürüdükleri yoldur.”
Balkanlar’da bir dizi ülkelerde çalışmaların ardından, Poshtarov’un en uzun süre çektiği ülke Gürcistan oldu. National Geographic’in ortaklığı ve Avrupa Birliği’nden aldığı finansman sayesinde tüm coğrafi bölgelerini gezmeyi başardı.
Valery Poshtarov: "Bazen bu yerlere dönüp, evlerinde bir yerlerde, atölyelerinde, arabalarında bu onlar için yabancı insanların portreleri astıklarını görüyorum ve duygulanıyorum. Bu benim için en büyük ödüldür.
Coğrafi açıdan bu proje, kültürel aidiyet olgusunu yeniden tesis etme gayesiyle gelişiyor. Farklı yerlerde, farklı şekilde kendi izlerini taşıyan kültürel aidiyet aynı zamanda kendi benzersizliğini içine topluyor. Farklı yerlerde çalışırken farklılıkları büyük ölçüde görüyorum ve onlar yine kültürel etkenlerle ilgilidir. Zira dediğim gibi, baba oğul arasındaki el ele tutuşma, ortak değerlerin tutulmasıdır. Çatışmaların yakın zamanda olduğu ya da hala devam ettiği ülkelerde, genç neslin bir önceki neslin değerlerini tanıması ve geleceklerini bu değerlerde görmesi oldukça zordur.
Bulgaristan’da her ne kadar nesiller arasındaki bu açıklardan bahsedilse de dünyanın diğer bir çok yerinde olduklarından fazla olmadığını düşünüyorum.
Tebrik kabul etmem gerekirse, başarının ifadesi olarak yaptığım iş ve fotoğraflarım için değil, el ele tutuşma cesaretini gösteren ve örnek veren insanlar için olmalıdır. Bakın, baba ve oğulun el le tutuşması zor ise, diğer insanlara ne kaldı?
Yine de umut var. Valery: “Biz insanlar, birer nokta gibi olduğumuzu ve bu noktalar birbiriyle birleştiğinde insanlığın en güzel resmini oluşturacağımıza inanıyorum.” diye sözlerini tamamladı.
“Baba ve Oğul” projesinin sergisi şu anda Gürcistan'ın Tiflis kentinde görülebilir. Dünya Fotoğraf Ödülleri 2024 sergisi 6 Mayıs'a kadar Londra'daki Somerset House'da da görülebilecek ve daha sonra dünyayı dolaşacak. “Baba ve Oğul” ayrıca yaz aylarında İtalya'nın Cortona kentinde Valery Poshtarov'un bundan önce bölgeden çektiği görüntülerin de dahil edileceği büyük bir kişisel sergide gösterilecek. Projeden büyük formatlı görüntüler önümüzdeki aylarda Fransa'da açık havada sergilenecek. Proje sonbaharda Plovdiv'deki geleneksel fotoğrafçılık buluşmaları çerçevesinde Şehir Sanat Galerisi'nde sergilenecek.
Çeviri: Ergül Bayraktar
NDK- Milli Kültür Sarayı’nın Bir No’lu salonunda özel törenle “CineLibri” Uluslararası Sinema ve Edebiyat Festivali’nin 10. jübile bölümü bugün açılacak. Bu sene festival “Sonsuz şiir” temasıyla gerçekleşecek. Forum, çağdaş İtalyan sinemasının dâhisi..
Her bir şehrin, kasabanın, köyün en renkli ve ilgi çekici yerlerinden biri pazarıdır. İster her gün, ister haftanın belirli gününde kurulsun, hususi ya da hususi olmayan mallar alınıp satılsın, pazarlar yüzyıllardır insanlık tarihine ve toplumumuzun..
“Nova” televizyonuna konuşan geçici hükümette Kültür Bakanı Nayden Todorov , Razgrad ve Smolyan’daki tiyatrolarda mali suistimallerin tespit edilmesinin ardından, “ Başka yerlerde de hükümet fonlarını hortumlamaya yönelik planlar olup olmadığını..
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek..