Sık sık ve büyük miktarda düşen yağışlardan dolayı çilek ve ahududu yetiştiricileri, zor bir sezonu arkada bıraktı.
Loznitsa kırsalında 450 dekar toprak işleyen Ayhan Haşimov, BNR Şumen Radyosundan Ayşe Latif’e konuşurken bu yıl verimin dekar başına 200 kilo kadar düşük olmasına karşın fiyatların daha yüksek olduğunu belirtti. Çilek ve ahududuya talep var mı? Üreticiler ne gibi zorluklarla karşılaşıyor? Bu ve diğer soruların cevaplarını sıradaki röportajla aktarıyoruz.
Sık sık düşen yağışlar, üründe çürüme ve küflenmeye yol açtığı için zor bir sezonun arkada kaldığını belirten Ayhan Haşimov, “Zarara uğradığımızı söyleyemem, ama karımız daha düşük” sözlerini kullandı.
“Atılacak olan çürümüş çileklerin toplanması için para ödedik. Ne yapalım, bu yıl böyle oldu. Ama öte yandan yağışlar, ahududu ile çilek sulamasından bize tasarruf sağladı. Her yıl çilek hasadı döneminde hava değişken olur. Yağmur başladı mı tarladan çıkıp durmasını bekliyoruz. Çilek toplarken her şeye hazır olmamız gerektiğini biliyoruz”dedi Ayhan Haşimov.
Beli Lom barajındaki suyun azalmasından dolayı üreticilerin planlama yapmak durumunda olmadıklarını ileri süren üretici, şöyle konuştu:
“Geçen yıldan bu yana baraja akan dereler kurumuş durumda. Oysa biz susuz olamayız. Yine de bu sene durumun farklı olmasını, kışın daha yağışlı olmasını umuyoruz.”
Çürüme ve küflenmeden dolayı bu yılki verimin 900-1000 kilogram kadar olmak üzere 1100-1200 kilogramın alındığı geçen yıla nazaran daha düşük olduğunu belirten Haşimov, “Malınızı satmayı başardınız mı?” sorusu üzerine şu cevabı verdi:
“Evet. Bu yıl bizim bölgede, kuzeydoğuda gerek taze ürün piyasası gerekse de işletmeler tarafından talep büyük oldu.”
Bu yıl yüzde 10-15 oranında yüksek olan fiyatların üreticileri memnun ettiğini belirten Haşimov, hala kalitesiz fideler ithal eden şirketlerin olduğunu kaydederek “Ülkemizde bu konuda sıkı düzenlemeler uygulanmıyor” dedi.
Çilek üretiminde verimi belirleyen iki etken olduğunu belirten Haşimov, birinin geç düşen kırağı, diğerinin ise yağışlar sonucu oluşan çürüme ve küflenme olduğunu söyledi.
İklim değişikliğine karşı yapacak bir şey olmadığını ifade eden üretici, sera üretimine geçmeyi düşünmediğini paylaştı.
“Sera üretimi, taze ürün piyasasına çalışıyor. Oysa biz hem taze ürün piyasası hem işleme sanayiye mal veriyoruz.”
Her üreticinin gerek borsada gerekse de pazarda satış yapan kişi ve şirketlerle çalıştığını belirten Haşimov, son dönemde reçel veya komposto yapmak için gelip doğrudan tarladan çilek almayı tercih edenlerin arttığını söyledi.
Haşimov, çilek ve ahududu toplayıcısı bulmakta zorlanıp zorlanmadıklarına ilişkin şöyle konuştu:
“Çilek, erken ahududu ve geç ahududu dikerken dikili toprak büyüklüğünü işçi sayısına göre ayarlıyoruz. Mart ayında işe aldığımız işçilere kazma, yabani ot temizliği ve toplama işlerinde Eylül ayına kadar istihdam sağlıyoruz. Sadece çilek veya sadece ahududu üreten biri için bunu yapmak zor olur. İşçiler 10-15 günlüğüne değil, uzun bir dönemde istihdam edilmeyi ister. Şimdilik işçi sıkıntımız olmasa da işçilerin sayısında yıllardır azalma eğilimi izleniyor” diyen üretici, geçen yıl ve bu yılda Bulgaristan’ın diğer bölgelerinden gelenleri çalıştırmak zorunda kaldıklarını ve bu kişilere banyo ve tuvalet gibi asgari hijyen şartlarını karşılayan kalacak yerlerin de temin edildiğini paylaştı. Yılın Mart ile Eylül ayları arasındaki dönemde 450 dekar toprak işleyen çlek ve ahududu üreticisi ortalama 50-60 kişi, iş yoğunluğunun arttığı dönemlerde ise daha büyük sayıda işçi çalıştırdığını belirtti.
Röportaj : Ayşe Latif
Çeviri : Tanya Blagova
Arzu Mustafa ile Birleşmiş Milletler’in, kadınların tarımsal üretimde, kaynakların sürdürülebilir kullanımında, gıda üretimindeki önemli rölüne dikkat çekmek amacıyla Dünya Kadın Çiftçiler Günü olarak ilan ettiği 15 Ekim günü çok anlamlı bir..
Razgrad “Kashtichka na chudesata” – “Mucizeler Evi” eğitim merkezinden öğrenciler İtalya ve Türkiye’den yaşıtlarıyla beraber Avrupa Komisyonu’nun küresel inisiyatifi olan “Erasmus Günleri” girişimini beraber kutladılar. Bir etkinlik düzenlemek,..
Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda yer alan Veliçka’da köyün doğal mirasının birer parçası haline gelen iki asırlık meşe yi bilmeyen yoktur. Quercus spp türünden olan ağaçların etrafı 1990 yılında çitle çevrelendi, tahmini yaşlarını gösteren tabelalar..
Yaşadığı yerin kültürel ve dini zenginliğini temsil eden, barış ve sevgi mesajlarını resim ve yazılarıyla duyuran bir kızla tanışacağız- Dilek Yüksel...