Ferhat Fadliev Kaolinovo’nun Todor İkonomovo köyünden bir genç. 18 yaşını bitirir- bitirmez sürücü belgesini cebine koyarak, birçok yaşıtı gibi gurbetin yolunu tuttu.
On yıldan beri yurtdıiında yaşayan Ferhat, yaz aylarında memleketine dönüyor ve yakınlarıyla hasret gideriyor.
Köyden uzakta kazandığı paraların bir kısmıyla doğduğu evi tamir etti. Aslında niyeti Bulgaristan’a kesin dönüş yapmak ve burada köyünde bir iş kurmak.
Ne yazık ki bu hayali biraz askıya uğradı.
Neden? “Çünkü burası çok pahalı ve paralar hemen tükeniyor” diyor genç ve artık kendisi dışında, yeni kurduğu yuvasını da düşünmek gerektiğini vurguluyor. Evli ve dokuz aylık bebeği olan Ferhat, aile ve çocuk sorumluluklarıyla masrafların iki- üç kat arttığını söyledi.
BNR Şumen muhabiri Ayşe Latif Todor İkonomovo’nun muhtarılığı önünde Ferhat Fadliev ile konuştu.
Onun hikayesini şimdi dikkatinize sunuyoruz:
28 yaşındaki Ferhat İngiltere’de yaşıyor ve evlere siparişler taşıyan taksi şoförü olarak çalışıyor.
“İnsanlar telefondan siparişlerini veriyor ve ben de yiyecekleri onların evlerine götürüyorum. Yılda birkaç ay bu işten uzaklaşıp, köye gelmeme olanak sağlanıyor. Çocuğum orada doğdu ve şimdi ona EGN- sicil numarası ve vatandaşlık işlemleri için gelmemiz gerekliydi. Çocuk bir yaşına gelmeden önce bu işlemleri yapmamız gerekirdi.
On seneden beri yurtdışındayız. Bulgarcayı unutmaya başladık, İngilizceyi de tam öğrenemiyoruz. Liverpool’un bir kasabasındayız. Orada Araplar var, Rumenler var, Polonyalılar var, fakat pek Bulgar yok ve Bulgarca konuşacağımız arkadaşlar da yok. Bulgarcayı ancak buraya gelince konuşuyoruz. Gerçi Liverpool’da da var Bulgaristan vatandaşları, ama onlar da bizim Türklerden ve aramızda Türkçe konuşuyoruz. İngilizler arasında da iyi dostlarımız var”.
Ayşe Latif: “İngilizlerin yabancı işçilere bakışı nasıldır?” sorusunu yöneltti Ferhat’a:
“ Şimdiye kadar çok iyi idi. Basında dört, beş Bulgarın bomba hazırladığı haberleri yayınlanınca, İngilizler “Sen nerelisin” diye sorduklarında “Bulgaristan” cevabını verince biraz çekinmeye başladılar. Şehrimiz büyük değil, geniş çevremiz yok. Bizim sülalemizden dayılar, amcalar, teyzeler beş, altı aile burada yaşıyoruz”.
“Eşim çalışmıyor, bebeğe bakıyor. Bundan önce beş yıl Belçika’da yaşadım, sonra İngiltere’ye yerleştim. Burada çalışsam 70- 80 leva alacağım, oysa İngiltere’de günde 150 pound çıkarıyorum.
Önce babam gitti yurtdışına, sonra ben, ardından annem de geldi Belçika’ya. Ben İngiltere’ye geçtim, sonra yine döndüm, evlendim ve eşimin ailesinin de yaşadığı İngiltere’ye yerleştim. Orada da artık eskisi gibi kolay değil. Bir gün iş var, öteki gün yok. Ayrıca bana sadece altı aylık çalışma izni aldım, sonraki ikamete “ret” verdiler”.
“On yıl önce yurtdışına ilk çıkışında ne çalıştınız?”
“Belçika’da restoranlara, dönercilere, mağazalara mal tedarikleri yapıyordum. 5- 6 yıl aynı işte çalıştım. 100- 200 avrodan dolayı iş değiştirince yeni şartların ne olacağını, yeni patronun nasıl biri olacağını bilmiyorsun, o yüzden işimi değiştirmedim.
Belçika’da Bulgar ve Türkler çok fazla, Flamenlerden ziyade Türklere çalıştım. Uzun zamandan beri orada kalanlar ve dili bilenler “Volvo” gibi büyük işletmelere, fabrikalara giriyor. İki- üç laf Flamence öğrenenler ise Türklerle, Bulgarlarla çalışıyor”.
“Gurbetten dönüp, yeniden Bulgaristan’a yerleşmek isteyenlerin olduğunu gözlemliyoruz. Sizi buraya döndürecek ne olabilir? “
“Birinci hafta böyle düşüncelere kapılıyoruz, ikinci hafta evde, bahçede tadilat ve bakım işlerine başlıyoruz, üçüncü hafta paralar bitmeye başlıyor, sonra yeniden bakınmaya başlıyorum. “Bana yine yol göründü” diyerek, gene gurbete çıkmanın zamanı geldiğini anlıyorsun.
Burada bütün ay 700 – 800 levaya çalışmaktansa, yurtdışında aylık 2000 avro maaş daha cazip geliyor. Bu para bize yetiyor, çünkü annem ve babamla beraber oturuyoruz. Eve üç maaş giriyor. Biriyle kirayı, elektriği, suyu ödüyoruz, ikincisiyle ev masrafları ve yiyecek, benim maaş ise kenara kalıyor ve her ay 3 bin avro kadar biriktirebiliyoruz. Bulgaristan’a gelince bu parayla tatile de gidebilirsin, rahat bir zaman da geçirebilirsin. Ayrıca yurtdışında alış veriş daha ucuz. Orada marka ayakkabıları 20- 30 paunda alıyorum, burada ise aynı ürün 150- 200- 300 levadan satılıyor”.
“Bulgaristan’da herşey çok pahalı derken, özellikle nerede hissettiniz bu pahalılığı?
“Mazut ve benzin çok pahalı. Asgari maaşın ne kadar olduğunu dahi bilmiyorum, fakat bin leva alan bir kişi mazut, sigara, yiyecek almak için çok zorlanır. Buradaki fiyatlar çok yüksek. Dükkandan çocuğa birşeyler almaya gidiyorum, 30 – 40 levaya bir poşet bile dolmuyor. İngiltere’den gelirken kutular ve koliler dolusu bebek sütü, bebek bezi, ıslak mendil aldım, 120 pound, yani 250 leva ödedim. Oysa burada çocuğuma verdiğimiz sütün kilosu 60 leva, İngiltere’de aynı süt mama 12 pound. Bulgaristan’da insanlar nasıl yaşıyor, anlayamıyorum”.
“Bulgaristan’ın en çok neyini özlüyorsunuz gurbetteyken?”
“Yurtdışındayken sanki zincirlere bağlanmış gibi hissediyorum kendimi. Prangaları kırıp, memleketime geri dönmek istiyorum. Fakat buraya gelince birinci hafta heyecanlı, ikinci hafta düşünceli oluyorum.
Gelip, bir maaşla geçim sağlamak imkansız. Dönüp, sonra çaresiz kalarak, yeniden yurtdışına dönmek için yeni işler aramak, sormak zor olur. Çocuğum da var ve sorumluluklarım arttı.
Köyde bir iş açmak niyetiyle geldim bu yaz. Babam usta olduğu için inşaat firması kurmak, bir minibüs alıp beraber kendi işimizi yapmak düşüncesiyle geldik. Fakat buradaki hayat şartları beni bu fikrimden vazgeçirdi. Köyde üç ay kalıp, yeniden gurbet yolunu tutacağız” diye itiraf etti Ferhat Fadliev.
2024 yılı da Ferhat ve ailesinin Bulgaristan’a kesin dönüş yapacakları yıl olmayacak. Yaz sonuna kadar Todor İkonomovo’da kalacak ve sonra İngiltere’deki işlerine geri dönecek. Orada yaşamaya, çalışmaya devam edecek ve biriktirdiklerinin bir kısmıyla önümüzdeki yaz yine köyüne gelecek.
Bir gün kaliteli altyapı, sağlık, eğitim ve daha iyi gelirler olduğunda, memleketine kesin dönüş yapacak.
Bu kesin dönüş bu yıl da olmayacak.
Söyleşi: Ayşe Latif, BNR Şumen
Çeviri: Sevda Dükkancı
“Kültür Başkentimizde” keyifli yolculuğun ikinci bölümüne hoş geldiniz! Son olarak Roma Stadyumu önünde kalmıştık. Medeniyetler beşiği şehrin 2. ve 3. asır antik dönem kalıntıları üzerindeki meydanda bir de minare yükseliyor. Dönemin..
Ülkedeki çocuklarda balık tüketme alışkanlığı yok. Her beş çocuktan biri balık yemiyor. Balık tüketmek, mutfak geleneğinin bir parçası değildir. Okullu çocukların beslenme alışkanlıklarına dair ulusal çapta düzenlenen temsili araştırma dan..
Tütün üreticileri bu yıl iyi rekolte alsa da alım kampanyası start almak üzereyken gözleri, sektördeki problemlerin masaya yatırılacağı Tütün Danışma Kurulu toplantısında. 2023 olduğu gibi şimdi 2024 yılı da olmak üzere arka arkaya ikinci..
Taş çatılı eski evleri, kıvranarak yukarıya doğru dağın içine giden yokuş sokakları ve yüzyıllık sırlar saklayan taş duvarları ile..
Bilek güreşi, ülkemizde prestijli bir spor türü olarak az anılsa da Bulgaristan bu dalda dünya gücü olmak konusunda iddialıdır. Bulgar bilek güreşçileri,..