İbret verici hayatı ve kaleme aldığı değerli eserleriyle dikkat çeken İsmail Cambazov Komünizm döneminde Türkler arasında başarılı örgütsel faaliyetlerde yer aldı. Gazetecilik
mesleğini Yeni ışık gazetesinde uzun yıllar boyunca icra ederken devlet nezdinde güven ve itibar sahibiydi. Komünist rejimin çöküşüyle inandığı „parlak komünizm geleceğinin“ yok olmasıyla hayal kırıklığına uğradı. Ancak İsmail Cambazov büyük bir dönüşüm yaparak özüne ve Türk-Müslüman kimliğine kavuştu. Şüphesiz insanın hayatında bu tür dönüşümler hayli zor olduğu kadar çok önemli ve değerlidir.
İsmail Cambazov Komünist rejimin yetiştirdiği binlerce Türk aydından sadece biriydi
Cambazov Hoca’nın bu dönüşümün değerinin daha iyi anlaşılabilmesi için Komünist rejimin daha 1945’te Bulgaristan’daki Türkleri Komünist idealine bağlı bir azınlık haline getirmek için devletin bütün imkanlarını seferber ettiğini ve Komünist partisine sadık yeni bir Türk aydınlar sınıfını oluşturmaya başladığını dikkate almalıyız. Bu aydınlar Komünist rejimi tarafından Bulgaristan’daki Türklerin sosyo-kültürel seviyesi yükseltiliyor söylemiyle ateizm propagandası yapmakla görevlendirildi. Rejim, Komünist idealine bağlı yeni Türk aydınlar sınıfını oluşturmak için bu dönemde Bulgaristan’daki Türklerin en önemli eğitim kurumu olan Şumen’deki Medresetün Nüvvab’a yöneldi.
Rejime karşı gelebilecek olanlara gözdağı vermek için ise Bulgaristan’daki Türklerin önde gelen aydınlarından, Nüvvab’ın parlak hocalarından olan Osman Kılıç’ı ve 5 öğrencisini casuslukla suçlayıp önce ölüm sonra hapis cezasına mahkum etti. Bu şekilde rejime muhalif Türk aydınlarına açık ve net bir mesaj verildi.
İsmail Cambazov daha Nüvvab’da öğrenci iken Komünist rejim tarafından seçildi. İlk başta ateizmi savunan küçük broşürlerin Türkçeye çevrilmesi istendi, sonra anlatması istendi. Daha sonra da bu broşürlerin diğer Nüvvab öğrencileriyle değerlendirilmesine başlandı. Allah’ı ve Peygamberi inkar eden konuşmaların yapıldığı bu etkinlikler neticesinde İsmail Cambazov samimiyetle Mark Engels fikirlerine inandı ve ateizmi kabul etti. Böylece daha Nüvvab yıllarında öğrenci iken Komünist rejimi tarafından yetiştirilmeye başlandı. İsmail Cambazov sadece öğrenciler arasında değil, Nüvvab yöneticileri arasında da itibar kazandı. Güçlü hitabeti ve ikna etme kabiliyeti ise Komünist yöneticilerinin dikkate aldığı bir husus oldu.
Bu bağlamda Sofya Üniversitesinin Hukuk Fakültesinden mezun olan ilk Türk olması tesadüf değildi. Komünist rejimin yeni Türk aydın sınıfı oluşturma politikası 1950’lerde de tam hızla devam etti. 1944’e kadar Sofya üniversitesinde eğitim gören tek bir Türk öğrenci yokken, kısa zamanda Sofya, Varna gibi büyük şehirlerdeki üniversitelerde binlerce Türk öğrenci eğitim görmeye başladı. Komünist Parti Türk üniversite gençliğine ve Türk aydınlarına özel ilgi gösterdi ve Bulgaristan’daki Türk halkı arasında uyguladığı asimilasyon politikasında onları “sağ kolu” olarak gördü. Bu politika çerçevesinde İsmail Cambazov en azılı İslam karşıtı propagandası yapan Nikolay Mizov’la Türklere yönelik seminerlere katıldı. Özellikle Yeni Işık gazetesinde çalıştığı uzun yıllar boyunca Komünist rejiminin Türklerin sosyo-kültürel yapısını değiştirmek için uyguladığı propaganda faaliyetlerinde yer aldı.
Ateizimden Türk - İslam kimliğine olağanüstü dönüşümü
Burada hemen şunu belirtmeliyiz ki, Komünist rejimi tarafından Bulgaristan’daki Türklerin dini ve etnik kimliklerini yok etmek için yetiştirilmiş ve komünist propagandasına alet edilmiş binlerce Türk aydınından biri olan İsmail Cambazov’un Komünizm döneminde işlediği hata ve sevaplarını ele aldığı 4 anı kitabında anlatmıştır. O, Yeni Işık Gazetesi, Beşiğim ve eşiğim, Medresetün Nüvvab, Sofya İslam Enstitüsü, adlı anı kitaplarını Komünist rejimi mağduru değil, rejim lehinde çalışmış biri olarak iç dünyasını bütün samimiyetiyle gözler önüne sermiş ilk ve tek kişidir.
Sofya İslam Enstitüsü adlı anı kitabında iç muhasebesini şöyle özetlemektedir:
“……Ben uzun hayatımda çok yanlışlar yaptım. Müslüman bir anadan doğan ben komünist oldum. Hem de Marsizm - Leninizme kalpten inananlardan. Ateist oldum. Hem de ucundan değil. Türkler arasında ateizmin teoristlerindendim.
Fakat Allah beni döndürdü, dolaştırdı, çamurda adamakıllı bir yuvarladıktan sonra, zorla isim değiştirme kampanyasının ağır topuzu ile başıma vurarak:
-Uyan ey Müslüman oğlu Müslüman! Aslına dön uyarısında bulundu….”
Komünist rejimin çöküşünden sonra 1991’de gittiği hac esnasında İsmail Cambazov işlediği günahlardan samimi bir şekilde duyduğu pişmanlığı, bir daha bu günahları işlememek üzere Allah'a yöneldiğini beyan ederek nasuh tövbesi yapmıştır.
İsmail Cambazov hayatının sonuna kadar canla başla Türk Müslüman topluluğuna hizmet etti
İsmail Cambazov Komünizm dönemindeki hatalarıyla yüzleşmesinden ve özüne Türk Müslüman kimliğine yaptığı bu olağanüstü dönüşümden sonra ise hayatını Bulgaristan’daki Türk topluluğun hizmetine adadı.
İlerlemiş yaşına rağmen Türk ve Müslüman topluluğun hizmetinde canla başla vefatına kadar çalışmış olması, Cambazov Hoca’nın hayatındaki bu dönüm noktasını daha da değerli kılmaktadır.
Demokrasiye geçiş döneminin ilk yıllarında kurulan Sofya Yarı Yüksek İslam Enstitüsünün varlık mücadelesinde büyük çaba sarf etti. Çeşitli zorluklar içerisinde gerçekleştirilen eğitim sürecini başarıyla idare etti ve yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Ayrıca Enstitüye öğretmen kadrosu temin etti ve öğrencilerin her sorununa çözüm bulmaya çalıştı. Hatta onlara mezuniyetten sonra da rehberlik etti. Enstitüden ayrıldıktan sonra da özellikle Enstitüdeki genç nesle hitaben pek çok konuşma yaptı ve bu ilgi ve alaka vefatına yakın bir süreye kadar devam etti. Bunun yanı sıra Sofya’daki Banyabaşı Camiinde dini sohbetler yaptı, Komünist döneminde dinlerinden uzaklaşıp camiye girmekten çekinen insanlara İslam’ı yeniden anlatmaya çalıştı ve özlerine dönmek için davet etti.
İsmail Cambazov’un kayda değer bir diğer katkısı ise 2014 yılında Bulgaristan’daki Türk - Müslüman topluluğunun mevcut durumunun ve iyileştirilmesi için yapılabileceklerinin müzakere edildiği bilimsel toplantıların yapılmasıydı. Nitekim bu dönemde bile hissedilen çekincelere rağmen onun teşvik ve çabalarıyla bu toplantılar 1 yıl boyunca sürmüştür. Çeşitli programlarda ve konferanslarda Bulgaristan’daki Türklerin tarihinden, sorunlarından bahsetti ve kaleme aldığı gerek kitap gerekse makalelerde Bulgaristan’daki Türkler için önemli kurum ve şahsiyetlerle ilgili bilgi ve tecrübelerini özellikle genç kuşağına aktarmaya çaba sarf etti. Zira İsmail Cambazov, gençlerin inişli çıkışlı hayatından ibret alıp, yaptığı yanlışlıkların tekrar edilmesini istemiyordu.
Başmüftülük kurumuyla yaptığı verimli işbirliği ve rehberliği yanı sıra Sofya’da faaliyet gösteren Kültürel Etkileşim Derneğinin kuruluşunda yer aldı ve Bulgaristan’daki Türklerin kültür, sanat, tarih edebiyat alanında çalışmalar yürüten bu derneğin gelişmesinde maddi ve manevi katkılar sağladı.
Tarih sayfaları köşesinde Bulgaristan’daki Türk aydınlarının kaderini anlatmaya devam edeceğiz. Gelecek hafta Bulgaristan’daki Türklerin tarihinde en önemli eğitim kurumlarından olan Medresetün Nüvvab'dan bahsedeceğiz.
UNESCO’nun 2021 yılı “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünü Saya adı verilen antik Küstendil halk kostümünün yapımıyla ilgili projesi sayesinde kazanan Madlen Bojilova Amin BNR’nin Blagoevgrad Radyosuna konuk oldu. Madlen bir süre önce yurt..
Bulgaristan’ın Rakovski kasabasında dünyaya gelen Stefan Borgociyski, tüm hayatını İtalya’da geçiriyor. Şu anda Ulusal Santa Cecilia Akademisi‘nde / Accademia Nazionale di Santa Cecilia / “Klarnet” Bölümünde öğrenci olmasına rağmen,..
Yeni 2024 yılını Sofya Opera Binası'nın sıcak atmosferinde birlikte karşıladığımız sanatçılardan biri Arnavut soprano Ramona Tullumani olacak. Ünlü sanatçının (29, 30 ve 31 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleşecek olan) geleneksel yılbaşı gala..