Medresetü'n - Nüvvab Bulgaristan'daki Türk ve Müslüman topluluğun dini ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için 1922 yılında kuruldu. Bu okulda çok değerli hocalar ders verdi. Müftülerin, imamların, vaizlerin yanı sıra öğretmenler, okul müdürleri, gazeteciler, şairler, yazarlar, tarihçiler, milletvekilleri bu okuldan mezun oldu ve önemli hizmetlere imza attı.
Türk halkı tarafından sevilip sayılan Medresetü'n- Nüvvab’ın Bulgar hükümetleri nezdinde de büyük bir önemi vardı.
Medresetü'n - Nüvvab'ın 1930 yılında üç yıllık ali (yüksek öğrenim kısmı) açıldığında, sadece Bulgaristan'ın değil, tüm Balkan Yarımadası'nın tek yüksek İslami eğitim kurumu oldu. Bunun yanı sıra 1944’e kadar Balkanlar'ın en büyük İslam dini ve eğitim merkezi haline gelmesi için stratejiler üretilmeye devam etti. 1944’ten sonra Komünist rejim tarafından ilgi ve destek gören Medresetü'n- Nüvvab’da Komünist ideolojisine bağlı Türk aydınları yetiştirilmeye başlandı.
Medersetü'n - Nüvvab, Aleksandır Stamboliyski hükümetinin Türklere yönelik hoşgörü politikasının da etkisiyle kurulduğunda okul müfredatında yer alan fen ve matematik derslerinin sayısı dinî derslerin sayısından çok daha fazla olması tesadüf değildi. Nitekim Medresetü'n -Nüvvab’ın Tüzüğünü ve ders müfredatını hazırlayan Komisyondaki ilk Başmüftü Hocazade Mehmed Muhiddin Efendi, Plovdiv Müftüsü Hoca Sadeddin, Şumen Müftüsü Hüseyin Hüsnü, Vakıflar Müdürü Mehmed Celil, Varna Türk Okulu Müdürü Osman Nuri Peremenci, Ruse Türk Okulu Müdürü Mehmed Masum, Şumenli öğretmenler Süleyman Sırrı ve Hafız Abdullah Meçik, Nüvvab’ın özel Türk okullarına öğretmen yetiştirmesini de amaçlamışlardı. Onların bu ön görüşlülüğü sayesinde 1928’de Şumen’deki Türk pedagoji okulunun kapatılmasından sonra Medresetü'n - Nüvvab mezunlarının büyük bir çoğunluğu özel okul statüsünde olan Türk okullarında öğretmenlik yapabildi. Böylece Nüvvablılar yıllarca Bulgaristan’daki Türklerin dini ve kültürel kimliklerinin korunmasında hizmet etti ve muhafazakar Türk halkı tarafından sevildi ve itibar gördü.
Yüzlerce yerleşim yerinde din görevlisi ve öğretmen olarak görev yapan Nüvvablı aydınlar, Bulgar hükümetlerinin Türk halkına uyguladığı politika doğrultusunda kullanıldı.
Türk aydınlarının yetiştirildiği bir eğitim ve irfan ocağı olan Medresetü'n - Nüvvab’ın kuruluşundan daha 10 yıl bile geçmeden okul siyasi çıkarlara hedef oldu ve kapatılma ya da laik bir pedagoji okuluna dönüştürülme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
1923’ten sonra Bulgaristan’da Kemalizm olarak adlandırılan ve özellikle Latin alfabesinin kabulü ve kıyafet devrimi ile ilgili Atatürk reformları Bulgaristan’daki Türk öğretmenleri arasında yaygınlık kazanmaya başladı. Böylece bir yandan özel Türk okullarına öğretmen yetiştiren ve Latin alfabesini ilk uygulamaya başlayan Şumen'deki Türk Pedagoji Okulu ile diğer yandan Kemalizme karşı cephe açan Medresetü'n - Nüvvab arasında bir çatışma ve rekabet ortaya çıktı. Kemalizm karşıtı olan "İntibah" gazetesi, Şumen'deki Türk Pedagoji Okulu yöneticilerinin Nüvvab'ı ortadan kaldırmak için var gücüyle çabaladığı, "Şumen'de bir Türk Pedagoji Okulu varken, bir de Medresetü'n- Nüvvab'a ne gerek var" sözleriyle hükümet nezdinde girişimde bulunduklarını iddia etmiştir.
"Kemalistlerin yuvası" olarak değerlendirilen Türk Pedagoji Okulu, Dışişleri ve Din İşleri Bakanlığı tarafından "Atatürk inkılâpları için kazanılan bir öğretmenin, Bulgaristan’daki Türk gençliğini Kemalizm ruhuyla eğiteceği, bunun ise devletin iç güvenlik ve huzuru için tehlike oluşturacağı" gerekçesiyle 1928'de kapatıldı.
Mederesetü'n- Nüvvab yöneticileri ve öğrencileri Kemalizmin en büyük muhalifleri arasında yer alırken Şumen’de etkin bir Kemalist propagandası baş gösterdi. Bu propaganda çerçevesinde Nüvvab’ın kapatılması veya laik bir pedagoji okuluna dönüştürülmesi fikirleri ortaya atılmaya başladı. Nüvvab yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Meydana gelen bu kaos ortamında Başmüftülük tarafından desteklenen Medresetü'n - Nüvvab ve muhafazakâr çevreler ile Türk öğretmenleri başta olmak üzere Kemalizm'in etkisi altında kalan aydınlar arasında gittikçe derinleşen bir uçurum meydana geldi.
1944 yılına kadar Bulgar hükümetleri Kemalizm'i Bulgaristan’daki Türklerin kültürel seviyesini yükselten ve etnik kimliklerini ön plana çıkaran bir tehdit olarak değerlendirdi. Bu nedenle Kemalizm'in Bulgaristan’daki Türkler arasında yayılmasını önlemek için Medresetü'n Nüvvab'ı bir kalkan gibi kullanıldı ve okulun dini mahiyetini pekiştirmek için çeşitli tedbirlere başvurulu. Bu bağlamda 1933 yılında Medresetü'n Nüvvab Türk okullarına öğretmen yetiştirme hakkı veren lise statüsüne resmen kavuştu.
Bu politika doğrultusunda Medresetü'n - Nüvvab'ın eğitim kalitesinin artırılması ve Balkanlar'ın en büyük İslami dini ve eğitim merkezi haline getirilmesi için İslam dünyasından bazı saygın ilahiyatçıların öğretim görevlisi olarak davet edilmesi bile planlandı. Ayrıca Dışişleri ve Din İşleri Bakanlığı 1936 yılında, Nüvvab'ın ali kısmından mezun olan Ahmed Davudoğlu, Osman Seyfullov ve Muharrem Abdullah'a Mısır'daki El-Ezher üniversitesinde eğitimlerine devam etmeleri için burs sağladı.
Medresetü'n - Nüvvab Komünizm rejimi tarafından "Nazım Hikmet" Türk lisesine dönüştürüldü
1944 yılında Komünist rejimin iktidara gelmesiyle Kemalist – Antikemalist mücadelesinin yarattığı karışık bir ortamda varlığını sürdüren Nüvvablılar kısa bir süre içerisinde Komünist ideolojisi etrafında birleşmek zorunda kaldılar.
Komünist rejim tarafından "Türk propaganda merkezi" olarak ilan edilen Nüvvab’ın kapatılması, potansiyel bir tehlikeyi ortadan kaldırmak için "en acil ve gerekli tedbirlerden biri" olarak belirlendi. Bu amaca ulaşmak için yine Nüvvab öğrencilerine başvuruldu. Nüvvab’ın liseye dönüştürülmesi için Nüvvablı öğrenciler aktif hale getirildi. 27 – 28 Aralık 1944 г. tarihleri arasında Sofya’da yapılan bir konferansta Nüvvablı öğrenciler Komünist rejime bağlılığını dile getirerek Nüvvab'ın liseye dönüştürülmesi talebini ortaya attı. Nüvvab'ın liseye dönüştürülmesinde aktif rol oynayanlardan biri olan İsmail Cambazov anılarında konuyla ilgili değerlendirme yaparken: "Bizim gibi saflar, gafiller de bu işe maşalık etmiş oldu " itrafında bulunmuştur.
12 Şubat 1945'te Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin yaptığı bir toplantıda, özel Türk okullarının bakımının devlet tarafından üstlenilmesi ve devlet programının bu okullarda tanıtılması kararlaştırıldı. Ayrıca Nüvvab'ın laik liseye dönüştürülmesi planlandı. Ancak İslam dinine ve geleneklerine bağlı kalmaya devam eden Türk halkı üzerinde olumsuz bir tepki ve etki yaratma ihtimali, Komünist rejimin bu kararı yaklaşık 3 yıl ertelemesine yol açtı.
1948/1949 eğitim-öğretim yılında müfredatında değişiklik yapılarak önce pedagoji ve daha sonra dinî dersler kaldırıldı.1950’de Türk Azınlık Lisesi "Nüvvab" Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. 1951 yılında ise adı "Nazm Hikmet" Türk Lisesi olarak değiştirildi. Komünist ideolojisini benimseyerek yetişen yeni Türk aydınlarının kaderi bu şekilde büyük bir dönüşüme uğradı.
BTA’nın haberine göre, Bakanlar Kurulu’nun kararıyla “Kutuptan kutba 2022-2025” Ulusal Kutup Bilim Araştırmaları programı kapsamındaki çalışmaların süresi 2027 yılının sonuna kadar uzatıldı. Hükümet basın merkezinden yapılan açıklamaya göre,..
Her yıl 18 Mayıs'ta Uluslararası Müzeler Günü'nü kutluyoruz. 1977 yılında ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)’un kararıyla başlatılan kutlamanın amacı “müzelerin kültürel bir alışveriş aracı olduğunu ve halklar arasında karşılıklı anlayışın,..
2022 yılında Medresetü'n - Nüvvab’ın kuruluşunun 100.yılı münasebetiyle ülkemizin farklı bölgelerinde yıl boyunca devam eden çeşitli kültürel etkinlikler yapıldı. Sofya Yüksek İslam Enstitüsü’nün organizatörlüğünde Şumen’de "Asırlık İlim ve İrfan..
BTA’nın haberine göre, Bakanlar Kurulu’nun kararıyla “Kutuptan kutba 2022-2025” Ulusal Kutup Bilim Araştırmaları programı kapsamındaki çalışmaların süresi..