Yazar, şair ve düşünür Gülser Mazlum’un “Amerika’ya Gidiş ve Dönüş” başlıklı kitabı baskıdan yeni çıktı.
Gülser Mazlum, Deliorman’ın şirin Veselets köyünden dünyaya yelken açtı. Şumen Üniversitesi’nin Bulgar Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Yıllar sonra da Veliko Tırnovo Üniversitesi’nin Psikolojı bölümünde lisansüstü eğitimi gördü. 1980–2004 yılları arasında İsperih şehrinde Bulgar Dili ve Edebiyatı ögretmenliği yaptı.
2004 yılından itibaren ailesiyle Razgrad’da oturmakta. İki oğul annesi ve üç torun babaannesi olan Gülser Mazlum, emekliğe ayrılmadan önce Razgrad “Nikola İkonomov“ okulunda psikolog olarak çalıştı.
“Faber“ yayınevinden basılan beş kıtabı var. İlk ikisi 2016’da ve 2020’de çıkan “Evrenin Çoçuğu” ve Evrenin Mihrabı” adlı eserleri Türkçe ve Bulgarca şiirlerini içeriyor. Üçüncüsü, yine 2020 tarihli olan “Güneşin Çocuğu”kitabı, denemelerini bir araya getiriyor. Bir sonraki “Hüznü Mağlup Etmek” başlıklı şiir kitabı ise 2023’te gün yüzü gördü.
“Amerika’ya Gidiş ve Dönüş”başlıklı son kitabı ise oldukça nadir bir edebî tür olan gezi yazısı yani seyahatname olup yalnızca Amerika kıtasına kadar fiziksel bir seyahati değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine yapılan bir içsel yolculuğu da anlatıyor. Gülser Mazlum’un gezi notları, farklı bir coğrafyadaki yaşamla kurduğu bağ kadar, geçmişiyle ve anılarıyla olan yüzleşmesini de içeriyor.
Gülser Mazlum, kitabın oluşum sürecini anlatırken yazma eylemini âdeta bir öz-psikoterapi olarak tanımlıyor. Kaliforniya, Arizona ve Nevada’da geçirdiği günlerde, doğayla kurduğu derin temasın ve kültürel gözlemlerin etkisiyle kaleme aldığı notlar, zamanla bir kitap halini almış. Yazma süreci ise büyük titizlikle gerçekleşmiş, her satırın, her kelimenin üzerinden defalarca geçilmiş. Yalnızca içerik olarak değil, dilsel düzlemde de yüksek bir sorumlulukla hareket eden yazar “Yazılı sözcüklere karşı çok özel bir hassasiyetim var,” diyor ve bu yaklaşımını filolog kimliğine bağlıyor.
Yayımlanma süreci ise yazar için ayrı bir mücadele olmuş. Kitabın Veliko Tırnovo’daki Faber Yayınları’ndan çıkması, geçmişteki başarılı iş birliklerinin bir devamı niteliğinde. Ancak tüm desteklere rağmen, yazarın içsel dünyasında zaman zaman sorgulamalar da yaşanmış. “Bir Göçmen Annenin İtirafları” bölümünde, okuyucuyla kurduğu mahrem bağı anlatırken kullandığı ifade dikkat çekici: “Okur, kendisini ruhumun en kutsal sırlarını paylaştığım bir sırdaş gibi hissedebilir.” Bu samimi paylaşım, kitabın sadece bir seyahatname değil, aynı zamanda bir duygu ve düşünce günlüğü olduğunun da kanıtı.
Gülser Mazlum’un kitabı, başlık olarak Aleko Konstantinov’un klâsikleşmiş eseri “Şikago’ya Gidiş ve Dönüş” kitabını çağrıştırıyor. Bu durumun bilinçli bir gönderme olduğunu ifade eden yazar, “dönüş” kelimesinin derin bir simgesel anlam taşıdığını ve okuyucuya yöneltilmiş bir meydan okuma içerdiğini belirtiyor. Her yolculuğun, kişinin kendine yaptığı bir dönüş olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda seyahat, dışsal coğrafyaları keşfetmenin ötesinde, iç dünyaya açılan bir kapıya dönüşüyor.
Kitabın ilk bölümü “Kaktüs ve Agave’yi Sevmek”, ABD’nin düzenli, güvenli ve bolluk içindeki yaşamına dair gözlemler içeriyor. Bu bölümde Mazlum, Amerikalılar’ın maddî refahı nasıl doğal bir yaşam memnuniyetine dönüştürdüklerini sorgularken, aynı zamanda “neden bir dünya vatandaşı olmayayım?” sorusunu da kendi kendine yöneltiyor. Arizona'nın büyülü kenti Sedona’da doğayla yaşadığı mistik bağ ise “Yaratıcının Büyüklüğü” adlı bölümde karşımıza çıkıyor. Tanrı ona bir doğum yeri seçme hakkı verse, bu yerin “Red Rocks” olacağını belirtiyor. Ama bir şartla: “Sevdiklerim yanımda olmalı.”
Las Vegas’taki gözlemlerini aktardığı “Noel’de Las Vegas” başlıklı üçüncü bölüm, Amerikan kültürünün cüretkâr yüzünü ve tüketim çılgınlığını ortaya koyuyor. Mojave Çölü’nün ortasında yükselen bu yapay şehir, yazarın deyimiyle hem “hayalî bir rehber” hem de insan zaaflarının aynası. Ancak asıl yürek burkan anlatı, “Bir Göçmen Annenin İtirafları” başlıklı bölümde belirginleşiyor. Burada Mazlum, bir göçmen annesinin yüreğindeki özlemi, kaygıyı ve sınırsız sevgiyi dile getiriyor. Bu bölüm, kitabın duygusal omurgasını oluşturuyor. “Çocuklarımız, bizim çocuklarımız olmadan önce Tanrı’nın çocuklarıdır,” diyen yazar, koşulsuz sevginin ancak özgürlükle mümkün olduğuna inanıyor.
Kitabın doğuşuna vesile olan bu uzun yolculukta, sadece yeni manzaralar değil, yeni duygular, eski yaralar ve evrensel değerler de keşfe çıkmış. Gülser Mazlum’un bu kitabı, gezi yazısının ötesinde, hem bir annenin hem de bir düşünürün içsel yürüyüşünün izlerini taşıyor.
Ekli ses dosyasında “Kültür Sanat Edebiyat” programı sunucusu Aziz Şakir’in Gülser Mazlum’la yaptığı söyleşiyi, ayrıca da önceki kitaplarından derlediğimiz şiirleri dinleyebilirsiniz.
Söyleşi: Aziz Şakir
Bundan birkaç yıl öncesine kadar en çok 20 levalık sahte banknotlar piyasaya sürülürken şimdi durum değişti. Piyasada dolanan sahte banknotların en yaygınları Yazar Aleko Konstantinov’un portresinin bulunduğu 100 levalık banknotlar olduğu..
Sanat insanlarını destekleyen Türk Sanat ve Edebiyat Derneği "Sanata evet" tarafından Dünya Sanat Günü münasebeti ile takdim edilen ödüllerin sahipleri arasında Türkçeye çevrilip yayımlanan Aleksandır Hacihristov'un "Tanrı'nın Kalemi" şiir..
Bulgar istan’ın Avro Bölgesi’nin 21. üyesi olacağı ve 1 Ocak 2026 tarihinden sonra ülkemizde resmi para biriminin Avro olacağı, Leva (BGN) ile yapılan ödemelerin ise bu tarihten sonra daha bir ay boyunca devam edeceği resmi olarak teyit edildi...
Bundan birkaç yıl öncesine kadar en çok 20 levalık sahte banknotlar piyasaya sürülürken şimdi durum değişti. Piyasada dolanan sahte banknotların en..