Beyt-i mâmur istersen ol dil-i rânâyı gör
Mescid-i Aksâ dilersen dergeh-i Mevlâ’yı gör
Feyz-i esmâ ile kıldı seni Ol âyine çün
Gör ne suret gösterir âyine ecillâyı gör
Bî-cihet ol her cihetten vech-i Hak ede zuhur
Bunca vechin arasında hayret-i Kibriyâyı gör
Varidat adlı tasavvufî-edebî eserinin girişindeki manzume içerisindeki bu sözleri sadırdan gelerek satırlara döken Sofyalı Bâlî Efendi (ö. 960/1553), tahsil ettiği dinî ilimler ve aldığı manevî-tasavvufî eğitimle döneminin seçkin şahsiyetleri arasında yer almıştır. İnsan-ı kâmil olma yolunda yetiştirdiği yüzlerce halifesi ve manevî eğitim verdiği binlerce müridi, ardından bıraktığı onun üzerinde eseri, havas ve avamdan birçok kişiye yönelik yürüttüğü irşadî hizmetleri ile Müslüman ve gayr-ı müslimlerin saygısını kazanmış olan Sofyalı Bâlî Efendi, sadece Bulgaristan topraklarında değil, Anadolu ve Balkanlarda önemli bir nüfuza sahip İslâm âlimi ve Allah dostudur.
Tahminen XV. yüzyılın son çeyreğinde Kuzey Makedonya’da bulunan Usturumca (Strumitsa) kasabasında doğan Bâlî Efendi, ilk tahsilini orada görmüş, dinî ilimleri usulünce tahsil etmek için Sofya’ya gelmiş ve bir müddet kaldıktan sonra da İstanbul’a gitmiştir. Orada iyi bir medrese eğitimi alan Bâlî Efendi kendisini fıkıh, tefsir ve kelâm alanlarında güzel yetiştirmiştir.
Yine Bulgaristan topraklarında yetişen önemli şahsiyetlerden Küstendilli Süleyman Şeyhî’nin ifadesiyle “tâât ü ibâdete müdâvim, âmil ü âlim ve ulûm-ı zâhir ü bâtında fâyık” olan Bâlî Efendi, zahirî ilimler olarak ifade edilen temel İslâmî bilgilerini tahsil etmekle kalmamış, nefis terbiyesine, yani manevî eğitim yoluna da koyulmuştur. Bu noktada yolları Halvetiye tarikatinin Cemaliye kolunun ikinci şeyhi olan Kasım Çelebi’den yedi sene terbiye görmüştür.
Âlim ve edip Şeyh Kasım’dan Halvetî yolunu yayma icazeti aldıktan sonra Bâlî Efendi bir müddet İstanbul’daki Zeyrek Câmisi bünyesindeki Akşemseddin Tekkesinde irşat faaliyeti göstermiş ve büyük ilgiye mazhar olmuştur. Fakat bu ilgiden uzaklaşıp tenhaya çekilme arzurusuyla Bâlî Efendi Sofya’ya dönüp orasını vatan edinmiş ve ömrünün sonuna kadar hizmetlerini oradaki zaviyelerinde sürdürmüştür. Önceleri Sofya’nın merkezinde kendi adını taşıyan zaviyesinde hizmet veren Bâlî Efendi, sonraları Salâhiye/bugünkü Knâjevo mahallesinde Vitoşa dağının eteklerinde kurduğu dergâha taşınmıştır. Farklı kaynaklarda 10 bin ile 12 bin civarında, hatta daha da fazla müridinin bulunduğu rivayet edilmektedir.
Bâlî Efendinin gönül gözü açık olduğunu bildiren birçok menkıbe anlatılmaktadır. Bunlar arasında Kanunî’nin Zigetvar savaşında dünyaya gözlerini yumup oraya defnedileceğini işaret eden keşfi de kaynaklarda anlatılmaktadır.
Tercüme-i Şakâik müellifi Mecdî Efendi’ye göre, Bâlî Efendi, hicrî 25 Safer 960 / milâdî 10 Şubat 1553 tarihinde Cuma namazı vaktinde Salâhiye/Knyajevo’da vefat etmiş ve oradaki külliyesine defnedilmiştir.
Defnedildiği yer zamanla Bâlî Efendi Köyü olarak adlandırılmış olup oradaki külliyesinin 1881 yılına kadar çalışmıştır. Fakat cami ve tekke, muhtemelen 1886 yılında yıkılmış ve aynı yere bir kilise yapılarak 1893 yılında resmen açılmıştır. Ancak türbe zaman içerisinde birkaç defa yangın geçirmesine ve defalarca tamir edilmesine rağmen günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Sv. İliya Kilisesi avlusunda bulunan türbesi Müslüman ve gayr-ı müslimler tarafından ziyaret edilerek insanların manevî bağlarının güçlenmesine vesile olmaktadır. Şeyh Bâlî Efendi’nin türbesi eskiden çok ziyaret edilen bir makamdır. Eskisi kadar olmasa da bugün de ziyaret edilmektedir. Türbenin bakımını Sofya Bölge Müftülüğü yapmaktadır, kilise görevlileri de ziyaretçileri hoş karşılamaktadır.
Cenâb-ı Allah, İslâm dinini insanlara kendi aralarından seçtiği kul ve peygamber Hazreti Muhammed vasıtasıyla tebliği etmiştir. Onun etrafında yetişen ve her biri yıldız misali olan ashabı, kendisinden öğrendikleri ve gördükleri İslâmî ilke, değer ve..
İslâm dini , eğitime çok büyük önem vermektedir. Çünkü potansiyel olarak güçlü bir şahsiyete sahip olan insanın şahsiyetini inşa etmesi, özünü koruması, değerlerle donatılarak toplumun değerli bir ferdi olması eğitimle olur. İslâmiyet, eğitimi..
1878 yılının Temmuz ayında 10. Rus-Türk Savaşı’nın ardından yapılan Berlin Kongresi’nde Balkanlar’daki Bulgar nüfusunun yaşadığı topraklar, beşe bölündü . Kuzey Dobruca , Romanya’ya verilirken Niş Sancağı nı Sırbistan aldı. Tuna nehri ile Stara..