Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Dünden bugüne radyo

“Dünden Bugüne Radyo” köşesinin konuğu Ahmet Emin Atasoy

“Radyo benim hayata açılışımın ilk perdesidir. Radyo aracılığıyla ben sadece kültür, sanat, edebiyat alemine değil, dostlar alemine de açılmış oldum. Öyle dostlarla tanıştım ki, bugüne kadar yerlerini doldurmak mümkün değil. Sofya Radyosu deyince dünyaya açılan, kültüre açılan ilk pencerem olarak görüyorum orayı.

Benim çalıştığım 60’lı yıllarda Sofya Radyosunda iki Türkçe Yayın Servisi vardı. Biri iç yayınlara yönelik, diğeri de dış yayınlara yönelik yayınlardı. İç yayınlarında Bulgaristan Türklerine hitaben programlar yapılıyordu.  Dış yayınlarda ise özellikle Türkiye’ye yönelik programlar hazırlanırdı.

Bu yıllar Bulgaristan Türklerinin “Lale devri” oldu. Kültür, sanat alanında yapılan hamleler maalesef bugün o dönemdeki yaptıklarımızın yanından bile geçmiyor.  

Naci Ferhadov ile şair Faik Arda’nın mezarı başında (22.05.2005, Ardino)Ben 1966 yılında Amhet Tımışev’in daveti üzerine radyoya gittim. O bir öykücü olarak benim şiirlerime çok önem veriyordu. İzne çıkması gerekiyormuş ve kendi yerine beni önermiş. “Ben gidince benim işlerimi Ahmet Eminov yönetsin” diye rica etmiş. 1966 Mayıs ayından itibaren 1968’in sonuna kadar orada çalışmamı sürdürdüm.İlk başlarda Gençlik Programları hazırlıyordum haftada bir kez olmak üzere. Bir saatten fazla süren bu program Pazar günleri yayınlanıyordu. Adı da yanılmıyorsam “Gençlik Yankıları” idi. Köylerden, şehirlerden gençlerin mektuplarına yer veriliyordu, köylerde yapılan kültürel programlara özellikle yer ayırıyorduk, sorulan sorulara cevap veriliyordu, müzikli, şiirli renkli bir program oluyordu”.

Söyleşinin tümünü aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz:

Ahmet Emin Atasoy kimdir

Ahmet Emin Atasoy 16 Mayıs 1944, Tırgovişte, Krepça doğumlu şair, yazar ve çevirmen.

Sofya Üniversitesi'nin Türk Filolojisi Bölümü’nü bitirdi (1968). Sofya Radyosu -Bulgaristan Ulusal Radyosu’nda edebiyat programcısı görevinde bulundu (1966 – 1968). Daha sonra doğduğu bölgede edebiyat öğretmenliği yaptı ve Yeni Hayat / Nov Jivot dergisinin il muhabirliğini yürüttü. 

Şiir ve yazılarını iki dilde (Türkçe ve Bulgarca) yazıp yayımlayan şairin ilk şiiri 1960 yılındaYeni Işık gazetesinde çıktı. 1989 yılında Türkiye'de öğretmenlik mesleğiyle yan yana edebiyat çalışmalarını da kesintisiz olarak sürdürdü. Bulgar, Rus ve başka ulusların şiirinden en seçkin örnekleri Türkçe'ye çevirdi. 

Ahmet Emin Atasoy, Bulgarca ve Türkçe olmak üzere “Bulgar şiri antolojisi” ve Sofya Üniversitesi yayın evinde “Yeni Bulgarca- Türkçe” Sözlük de yayınladı.

İşte bazı şiirleri: 

AŞKIN YAŞI YOK

ne ismini duymuşluğum vardı,

ne tadını bilmişliğim.

nereden indi,

kalbime nasıl girdi

bugün de bilmiyorum.

kök saldı, dal budak sürdü,

umut umut, özlem özlem büyüdü

kalbimdeki ok.

bulutları yeşil yastık yaptım,

pembe düşler oldu tahtım.

yalan söyledim, serüvenler uydurdum.

dudağıma değdirmeden tek yudum

sarhoş oldum sırsıklam.

özgürlüğün nefesini kutsadım,

bir de duyguların sesini

el falından çok.

yoruldukça ayaklarım bu yolda,

kavruldukça dudaklarım bu korda,

yaşadım acısını en derin;

petrarka’nın, fuzûli’nin, bodler’in

eğildim önlerinde.

harcarken kendimi bu zorlu oyunda,

gördüm, anladım, inandım ki sonunda

aşkın yaşı yok.

1997


BIRAKILMIŞ KÖY

kışı gitmez cinsinden,

baharı sanki ölmüş,

yerinde donmuş zaman,

bir masala gömülmüş.

kör gözlerle bakıyor

sahipsiz pencereler,

baykuşların zulmünden

kısırlaşmış geceler.

bacalar boyun bükmüş

birini bekler gibi,

secdeye durmuş çitler

fareler ev sahibi.

mezarlık korkunç, ıssız,

küsmüş tüm rahmetliler,

ziyaretçi dostları

köpeklerle kediler.

buharlaşıp yitmiş hep

şarkılar, kahkahalar;

hüzün yağar buluttan,

dereden hüzün akar.

ne yol belli, ne meydan,

can vermiş canlı günler.

gelse bile mektuplar

yeniden geri döner.

telli kavaklar hasta

yaprak döküp habire

ağıtlar yakıyorlar

gidip dönmeyenlere.

yine rüzgâr esiyor

savuruyor soğuğu;

üşüyor anılarda

bir köyün mutluluğu.

1999


CENAZEDEN DÖNEN YAŞLILAR

emanetçiye

teslim edilmiş bir eşya gibi

bırakmışlar da

sevdiklerinden birini

servilerin altında,

dönüyorlar

bilinen en tenha halleriyle

bakışmadan,

konuşmadan,

tartışmadan

bir sürü yaşlı adam.

dönüyorlar

dayanarak yalnızlık değneğine

sürüklenircesine peşinden

ürküten bir duygunun

güz yelleri kadar yorgun

akmaz sular gibi durgun.

kulaklarında

ne kürdili hicazkâr, ne uşşak,

ne suzinak, ne hüzzam

kulaklarında

sala denen

ve hiç gitmeyen o makam

dönüyorlar mezarlıktan

bir sürü yaşlı adam.

başları ki

tevekküle durmuş

eğik buğday başağı,

görünmeyen bir orağın

soğuk ürpertisi gezer

boyunlarında.

ve tek bir soru

hem de soruların en zoru

yazılmış yüzlerindeki

ecel renkli kitaba:

şimdi sıra

hangimizde acaba?

2003


DÖN GEL HEMEN

-Şair Ahmet Ali’ye-

bu kez senin kapını mı

çaldı ecel, adaşım?

sana mı göründü bu kez

en zorlusu yolların?

bilirsin ki yıllarca

ben sana hep şaşmışım,

hep şaşırtmıştır beni

kaprislerin,

mızmızlıkların.

şiir beğendirmek zordu sana,

hoşlanmazdın her içkiden.

aşkın ikincisi,

üçüncüsü olmaz, derdin.

nefret ederdin şarkıların

bağırarak söylenişinden,

kadınları

yüz güzelliğine göre

tasnif ederdin.

zor beğenir,

zor seçerdin,

zor severdin, adaşım,

zor adamdın sözün kısası.

şimdi de bu ölümle

derde girmez, umarım, başın.

eh, diyelim ki beğenmedin,

yüreğine hiç yatmadı orası,

fazla fazla sinirlenme,

koş gel hemen,

dön gel hemen, adaşım,

özletmeden kendini.

ben ve tüm arkadaşların

radyoevi önünde

bekleyeceğiz seni.

2007






Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Veliçka halkı köydeki asırlık meşe ağaçları ile gurur duyuyor

Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda yer alan Veliçka’da köyün doğal mirasının birer parçası haline gelen iki asırlık meşe yi bilmeyen yoktur. Quercus spp türünden olan ağaçların etrafı 1990 yılında çitle çevrelendi, tahmini yaşlarını gösteren tabelalar..

Eklenme 15.10.2024 06:10

Medeniyetler Şehri Plovdiv’de tarihe yolculuk- 2.bölüm

“Kültür Başkentimizde” keyifli yolculuğun ikinci bölümüne hoş geldiniz!  Son olarak Roma Stadyumu önünde kalmıştık. Medeniyetler beşiği şehrin 2. ve 3. asır antik dönem kalıntıları üzerindeki meydanda bir de minare yükseliyor. Dönemin..

Güncelleme 14.10.2024 08:40

Ülkedeki çocukların balık, meyve ve sebze tüketme alışkanlığı yok

Ülkedeki çocuklarda balık tüketme alışkanlığı yok. Her beş çocuktan biri balık yemiyor. Balık tüketmek, mutfak geleneğinin bir parçası değildir. Okullu çocukların beslenme alışkanlıklarına dair ulusal çapta düzenlenen temsili araştırma dan..

Eklenme 09.10.2024 13:35