Bulgaristan’daki çoğu manastır gibi bu manastırın tarihi de uzun, efsanelere ve dramatik olaylara bürünmüştür.
Gradeşnitsa manastırının yaklaşık 11 asırlık tarihi var. Yıllar içinde yanmış ve yerle bir edilmiş, ancak bir Anka kuşu gibi küllerden yükselmeye başarmış. Daha sonra ateizm yıllarından geçip ayakta kalmaya başarıp günümüzde yeniden manevi görevini yerine getirmektedir.
Manastır harika bir manzaralı kanyonda bulunuyor. Kuzeybatı Bulgaristan’ın Gradeşnitsa köyüne çık yakın bir mesafede bulunuyor. Günümüzdeki manastır kompleksi 17.asırdan kalma, ancak 10.yüzyılın sonlarında inşa edilmiş tapınağın üzerindedir. Manastırın Başrahibi Spiridon, yazılı kaynaklara göre, bir zamanlar bölgedeki erkek çocukların eğitildiği büyük bir hücre okuluna sahip önemli bir ruhani merkez olduğunu anlatıyor:
"Bir Ortodoks Hristiyan olarak Gradeşnitsa manastırının bir çok nedenlerden dolayı pek ünlü olmaması beni üzüyor. Sosyalizm döneminde burası bir keçi çiftliğine, dinlence evine, bir eğlence yerine dönüştürüldü ve böylece kutsallığından kaybetti. Ama Tanrı'ya şükür, çaba ve çalışma sayesinde manastırın manevi statüsünü yeniden kazanmayı başardık ve neredeyse iki yıl boyunca manevi bir yaşamı var. Burası artık bir erkek manastırı olarak faaliyettedir. Herkese açık. İsteyen gelip dua edebilir. Tanrı’dan yardım isteyebilir. Dileyen herkes gelebilir, hücrelerde geceleyebilir. Bir manastır hayatının ne olduğunu gözüyle görebilir. "
Gradeşnitsa Manastırı ile ilgili bir efsane anlatılır. Osmanlı esareti yıllarında Tatarlar tarafından yakılır ve keşişlerin çoğu öldürülür. Ancak birkaçı ormanda saklanmayı başarır ve manastırı yeniden kurmak için ve uygun bir yer bulana kadar ahşap bir kulübe inşa etmeye karar verirler. Ve günün birinde başlarının üstünde gökyüzünde, eski manastırdan yanmış bir tahtayı gagasında tutarak daire çizen bir kartal uçmaz mı? Bir anda o tahta parçası gagasından düşer, nereye mi? Tam manastırın şu anki yerine düşer. Şimdi avluda tam o yerde bir adak taşı var. Böylece halk yeni manastırını bu yere inşa etti. Bir inşaat malzemesi olarak, eski Roma kalesinden taşlar kullanıldı.
Ve bahçede bu restorasyo çalışmalarının başını çeken rahip Artemiy Hilendarski'nin mezarı var.
“İki keşişle birlikte Aynaroz Dağı'ndan o zamanlar Bulgar olan Hilendar Manastırı'ndan gelir. Ve burada Aynaroz’dan ibadet ve manastır hayatı düzeni uygulamaya başlar. Artemiy Hilendarski, manastır kanadını ve kiliseyi yeniler, ikinci kattaki kış şapelini inşa eder ve yerel halkta kiliseye büyük bir saygı yaratır. Dualarıyla mucizeler yarattığı da anlatılır. Bu yüzden birçok kişi ondan yardım ister, huzur bulur.
Çeviri: Müjgan Baharova
Fotoğraflar: Başrahip Spiridon, iloveBulgaria, özel arşiv
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı yine kapımıza dayandı, bereketiyle geldi. Bu yüzden biz de "Merhaba ey şehr-i Kur'ân! Merhaba ey şehr-i sıyam! Merhaba ey şehr-i kıyam! Merhaba ey şehr-i gufran! Ve Merhaba ey şehr-i insan!" diyerek uzaklardan..
Rahip Lyubomir Bratoev, Berlin’deki Bulgar Ortodoks Kilisesi topluluğunun kuruluşunda yer aldı. Doğu Almanya’nın başkentine 1980’li yılların sonunda doktora eğitimi için geldi. Yurtdışında tipik bir Ortodoks Hıristiyan gibi gidebileceği bir kilise..
İslâm dini, insanlara rehberlik etmek üzere verilen ve hayatlarını inanç, davranış ve ahlâk boyutlarıyla ferdî ve içtimaî bakımdan düzenleyen ilâhî kurallar bütünüdür. Bu bakımdan İslâm dini ilâhî kaynaklıdır, yani Yüce Allah’a dayanmaktadır. Doğrudan..
Namaz kılmak, her Müslümanın boynunun borcudur ve insanın bizzat yerine getirmesi gereken bir ibadettir. İslâm’ın esasları arasında imandan sonra gelen en..